| Prospero'nun büyüsünü tekrar yaptığı konusunda hemfikiriz ama benimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | يحاول استنبات سحره مجددًا، لكن لا دخل له بي، بل بكم. |
| Senatörün kızıyla evlenmemin işimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | الزواج من ابنة السيناتور لا دخل له بهذا |
| Çünkü anahtarın bu işle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لأن المفتاح لا دخل له بالأمر |
| Biliyorsun bunun vakayla bir alakası yok. | Open Subtitles | أنت تعلمين أن هذا لا دخل له بهذه القضية |
| Veya poker oynamaktan daha farklı bir amacı vardır... | Open Subtitles | لا دخل له بالثرثرة والقمار. |
| Başkan yardımcısının bir ilgisi yok! | Open Subtitles | نائب الرئيس لا دخل له بكل هذا |
| Yaşın bunla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | فالعمر لا دخل له في الأمر |
| Coulson'ın Skye'ın güçleriyle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | و أنت تخبرينني أنهما نفس الشيئ ؟ (كولسون) لا دخل له بقوى (سكاي) |
| Hayır, çünkü onun bununla hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لا، بسبب أنه... لا دخل له بأي من هذا |
| Bu durumun seninle bir alakası yok, Jonny. | Open Subtitles | حسنا، اذا، ذلك لا دخل له بك جوني |
| Bununla bir alakası yok onun. | Open Subtitles | لا دخل له بأيٍّ من هذا |
| Veya poker oynamaktan daha farklı bir amacı vardır... | Open Subtitles | لا دخل له بالثرثرة والقمار. |