| Bunun olmasına izin veremeyiz değil mi? | Open Subtitles | أظن أننا لا نستطيع أن نسمح بحدوث ذلك، أليس كذلك؟ |
| Dünyanın senin el işini görmesine izin veremeyiz, değil mi? | Open Subtitles | لا نستطيع أن نسمح للعالم الخارجي أن ينظر إلى أعمالكَ اليدويّة الآن, أليسَ كذلك؟ |
| Deli bir kadının bizi dışarı çıkarmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا نستطيع أن نسمح لسيدة مجنونة أن تقوم بتحريكنا |
| Fakat Hindistan Bakanının suikast ihtimali olan... böyle bir yere gitmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | ولكننا لا نستطيع أن نسمح لوزير الداخلية في الهند بالذهاب إلى أي مكان من هذا القبيل الذي يحمل إمكانيات اغتياله. |
| Bunun olmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لكن لا نستطيع أن نسمح لهذا بالحصول |
| Onların kazanmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لكن لا نستطيع أن نسمح لهم بالفوز. |
| Ancak, bu önemli bir ancak, toplu kaynak kullanımımızın dış halkayı, ekolojik tavanı geçmesine izin veremeyiz, çünkü bu olağanüstü gezegene o kadar çok baskı yapıyoruz ki onun dengesini bozmaya başlıyoruz. | TED | لكن، إنها "لكن" كبيرة لا نستطيع أن نسمح لاستخدام مواردنا المشتركة بأن يتخطى الدائرة الخارجية، السقف البيئي، لأننا بهذا نضع ضغطًا كبيرًا جدًا على هذا الكوكب غير العادي الذي بدأنا بركله بعيدًا عن الحالة الجيدة |
| Terry Karrens'ın Victor'ı araç olarak kullanıp adam kaçırmasına ve cinayet işlemesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا نستطيع أن نسمح لـ(فيكتور) ليستخدم مركبة (تيري كارينز)... للاختطاف والقتل |