| Kanunu biliyorum. Bir yargıç emretmedikçe hiçbir şey yapmak zorunda değil. | Open Subtitles | لا يتوجب عليه فعل شئ ما لم يقول القاضي عليه ذلك |
| Brian, hiçbir zaman bir şeyler yapmak zorunda değil ama. Brian, kıs şunun sesini! | Open Subtitles | براين لا يتوجب عليه فعل أي شيء - براين أطفئ تلك الخردة - |
| Bizimle konuşmak zorunda değil. | Open Subtitles | لا يتوجب عليه التحدث إلى الشرطة |
| Bitmek zorunda değil. | Open Subtitles | لا يتوجب عليه أن ينتهي كذلك |
| Caleb, bunu yapmak zorunda değil | Open Subtitles | (كايلب) , هو لا يتوجب عليه أن يفعل هذا |