| Mutsuz, olmamalısın, Tomas. Ağlamamalısın! | Open Subtitles | لا يجب أن تكون حزينًا يا توماس لا يجب أن تبكي | 
| Gerçekten burada olmamalısın. Vargas hakkında Sorular sorup duruyor. Gerçekten burada olmamalısın. | Open Subtitles | أنت لا يجب أن تكون هنا حقا تساؤلات فارجاس كثرت حولك | 
| Şimdi böyle olmak zorunda değil. | TED | حالياً، إنه لا يجب أن تكون بهذه الطريقة. | 
| Onun ölümü karşısında bu kadar metanetli olmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | إنظر لا يجب أن تكون رزينا و هادئاً بعد موته | 
| Ayrıca, köpeklerini bir ibne gezdiriyormuş gibi olması için de ibne olmana gerek yok dedim. | Open Subtitles | لذا أنت لا يجب أن تكون فقيرا لان يكون عندك كلاب مرّت بجانب فقير | 
| Burada olmaman gerekiyor Derwood. | Open Subtitles | أنت لا يجب أن تكون هنا، دروود. | 
| Hikayenin bu kadar hüzünlü olmasına gerek yok ama. | TED | مع ذلك ، لا يجب أن تكون القصة بهذه الكآبة. | 
| Gerçekten burada olmamalısın. Vargas senin hakkında çok soru soruyor. | Open Subtitles | أنت لا يجب أن تكون هنا حقا تساؤلات فارجاس كثرت حولك | 
| Fitili ateşlediğimizde yakınlarda olmamalısın. | Open Subtitles | لا يجب أن تكون بجوارها عندما نرفع الغطاء | 
| Böyle zamanlarda bir başına olmamalısın. | Open Subtitles | في مثل هذا الوقت، لا يجب أن تكون وحيداً. | 
| Ama hikâyemin ana teması internette tanışma berbat olmak zorunda değil. | TED | لكن الهدف من هذه القصة هو أن المواعدة عبر الإنترنت لا يجب أن تكون مروعة. | 
| bir ya da iki piksel kayıp bile olabilir, çok parlak olmak zorunda değil dedik. | TED | يمكن أن تفتقد إلى بيكسل أو اثنين، لا يجب أن تكون زاهية. | 
| Yabancı olmak zorunda değil. Hizmetçimiz olabilir. | Open Subtitles | لا يجب أن تكون غريبة يمكن أن تكون خادمتنا | 
| Planımı beğenmediysen bir parçası olmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | إذا كنت لا تحب خطتي. لا يجب أن تكون جزء منها. | 
| Bu kadar kaba olmana gerek yok. Artık aynı taraftanız. | Open Subtitles | لا يجب أن تكون عدوانياً الآن فنحن في نفس الجانب الآن | 
| Senin burada olmaman gerekiyor. | Open Subtitles | مرحبا، انت لا يجب أن تكون هُنا. | 
| Büyük olmasına gerek yok. | Open Subtitles | لا يجب أن تكون بالشئ الكبير أعنى أنه ملائم جدا هنا | 
| Ve genç yıldızlar da, tam tersi, oralarda olmamalı. | TED | علـى نفس النمط، للنجوم الشابة، أو بشكل تبايني لا يجب أن تكون هناك | 
| Bizimle oynadıklarını görmek için medyum olman gerekmez. | Open Subtitles | لا يجب أن تكون عراف لتري أنه يتم التلاعب بنا | 
| - Umarım seni memnun ederim. - Burada olmaman gerek. | Open Subtitles | . أتمنى أن أرضيكِ . لا يجب أن تكون هنا | 
| %50 olması gerekmiyor. %30,%25 de olur. | Open Subtitles | النصف؟ لا يجب أن تكون النصف، يمكن أن تكون ثلاثين بالمئة أو الربع. | 
| Onunla öyle konuşmamalıydın. Hatta burada bile olmamalıydın. | Open Subtitles | لا يجب أن تتحدث معها هكذا لا يجب أن تكون هنا | 
| Burada olmamalısınız. Sizi odanıza taşıyamaz mıyız? | Open Subtitles | لا يجب أن تكون هنا أليس بإمكاننا نقلك إلى غرفتك؟ | 
| Biz soygundayken yakınlarda olmaması gerekir. | Open Subtitles | لا يجب أن تكون بأي مكان بقرب البنك حين نضرب ضربتنا | 
| Bilirsin, bazı sırlar vardır sır olmaması gereken. | Open Subtitles | أتعلم، هناك بعض الأسرار لا يجب أن تكون أسرار | 
| Sorun var. Ölüyor olmaman gerekirdi. | Open Subtitles | ليس جيدًا، لا يجب أن تكون على فراش الموت |