| Bu kürselleşme ve iyi bir şey. Milliyetçi olmamalıyız. | TED | العولمة، وهذا لا يعتبر إشكالا. لا يجب أن نكون ذوي نزعة وطنية. |
| Dinle Tony, arabanı almam lâzım, buradan gitmeliyiz buralarda olmamalıyız. | Open Subtitles | يجب أن أستعير سيارتك يا تونى يجب أن نقوم بجولة لا يجب أن نكون هنا الآن |
| Burada olmamalıyız, bu kadar kolay olmamalı. Sana söylüyorum, bu bir tuzak. | Open Subtitles | لا يجب أن نكون هنا، ليس بهذه السهولة إنها مكيدة، وأنا أقول لك |
| Tamamen mezara girene kadar bar sinekleri olmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لا يجب أن نكون عشاق حانات عائدين من قبورهم |
| Anneni inkâr etmek gibi olmasın ama, bizi akıllı olmakla itham eden annenin aksine hayır, gerçekçi olmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لا أكذب أمك العجوز العزيزة التي أيضاً تتمتع بجمال و روعة لكن لا يجب أن نكون واقعيين... |
| Beni destekleyemiyorsan belki de birlikte olmamız bile anlamsız. | Open Subtitles | إن كنت لا تستطيع مساندتي، فربما لا يجب أن نكون سوياً |
| Beni destekleyemiyorsan belki de birlikte olmamız bile anlamsız. | Open Subtitles | إن كنت لا تستطيع مساندتي ، فربما لا يجب أن نكون سوياً |
| Muhtemelen daha fazlası da vardır. Belki de bu, burada olmamamız gerektiği anlamına geliyordur. | Open Subtitles | ربما هناك المزيد منهم و لربما هذا يعني أننا لا يجب أن نكون هنا |
| Burada olmamamız gerektiğini düşünen yok mu? | Open Subtitles | هل من أحد ييعتقد بأننا لا يجب أن نكون فى الخارج الاّن؟ |
| Çok tuhaf, beraber olmamalıyız diyen kişi sendin çünkü seni inciteceğim konusunda endişeleniyordun ve ben anlayamadım. | Open Subtitles | أتعلمى . هذا شئ ممتع إنتى القائله بأننا لا يجب أن نكون معاً. |
| Birbirinden ayrı düşen o çiftlerden olmamalıyız diye düşünüyorum. | Open Subtitles | لقد فكرت فقط انه لا يجب أن نكون من الرفاق |
| Bence burada olmamalıyız. Geri dönelim. | Open Subtitles | أعتقد أنه لا يجب أن نكون هنا، دعنا نعد فحسب |
| Başımız belada, burada olmamalıyız yani. | Open Subtitles | كلا، نحن في ورطة لا يجب أن نكون متواجدين هنا |
| Zaten burada olmamalıyız. Burası birinci mevki. | Open Subtitles | لا يجب أن نكون هنا هذه الدرجة الأولى |
| Arkadaş olmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | لا يجب أن نكون أصدقاء |
| Bu kitapta, beni sevdiğin, benim de seni sevdiğim, ama birlikte olmamamız gerektiği yazıyor. | Open Subtitles | حسناً، هذا يثبت أنكِ تحبيني و أنا أحبكِ لكننا لا يجب أن نكون معاً |
| Birisi eninde sonunda burada olmamamız gerektiğini anlayacak. | Open Subtitles | شخص ما سيفهم بأننا لا يجب أن نكون هنا |