"لا يجوز" - Translation from Arabic to Turkish

    • yasaktır
        
    • yasak
        
    • doğru değil
        
    Bu adada, ruhsatsız olarak, gizlice silah taşımak yasaktır. Open Subtitles لا يجوز حمل سلاح بدون تصريح على هذه الجزيرة
    O ilk lokmasını almadan yemeğe başlamak kesinlikle yasaktır. Open Subtitles لا يجوز على الإطلاق أن يبدأ أحد الاكل قبل أن يتناول العاهل اللقمة الأولى.
    - Cihazları izinsiz kullanmak yasaktır! Open Subtitles لا يجوز استخدام هذا بدون ترخيص
    Onunla iletişim yasak olan insanlar, yani eğer gerçekten iseniz Open Subtitles الناس التي لا يجوز له الاتصال، حتى إذا كنت حقا
    Bu evde şaka yapmanın yasak olduğunu bilmiyordum. Open Subtitles أنا لم أعرف أنه لا يجوز المزح في هذا البيت؟
    Bu doğru değil. Open Subtitles ‫لكن، لا يجوز لنا ‫أن نقرّر مصير تلك الجثث
    "Efendim" demeyi unutma. Bu doğru değil. Open Subtitles .' لا تنس أن تضيف كلمة ، ' سيدي . هذا لا يجوز
    Davaya ait gizli materyaller bir kez sunulduktan sonra buluşmanız, iletişim kurmanız herhangi bir şekilde bilgi paylaşmanız ya da bunları yapar gibi görünmeniz yasaktır. Open Subtitles بمُجرد تقديم الأدلة السّرية، يجب عليكم أن لا تلتقوا و لا تتصلوا، و لا تتشاركون بنقل بالمعلوات بأيّ طريقة كانت، و لا يجوز لكما فعل هذا قطعاً.
    "Altı--genişliği 97cm'den fazla olan yatakların satışı yasaktır." Open Subtitles ...ستة... لا يجوز بيع أسِرة أو أفرشة" "عرضها أكبر من 38 إنشاً"
    Bir Khal'ın duluyla yatmak yasaktır. Open Subtitles لا يجوز أن يكذب مع khals أرملة واحدة.
    Kadının çalışmasının yasak olduğu Kuran'ın neresinde yazıyor? Open Subtitles أين كُتِب أن المرأة لا يجوز لها أن تعمل؟
    Avukatınız olarak, bunu tartışmam yasak. Open Subtitles باعتباري محامياً فإنه لا يجوز لي قانونياً أن أناقش الأمر مع أي أحد
    Saklambaç oynarken ahır yasak bölge. Open Subtitles لا يجوز الاختباء بالحظيرة أثناء لعب الغميضة
    "Oy yerinde tanıtım yapmak yasak." Anlamsız. Open Subtitles لا يجوز الترويج للحملات" في مراكز الأقتراع" , هذه سخافة"
    Bunu söylemek yasak. Open Subtitles لا يجوز أن أقول.
    Ama ben öderim. Bana paranı harcaman doğru değil. Open Subtitles ولكن أنا سأدفع لا يجوز أن تهدري مالك عليّ
    Bunun üzerine onlara şu hikayeyi anlattım, "Millet, bir şey düşünüyorum, bu doğru değil. Sizinle ölçülebilen hesaba dayalı bir önerme üzerine ilişki kuramam. TED لذا أخبرتهم هذه القصة. قلت لهم, "أيها الرفاق, أنا أفكر بشيء الآن, هذا لا يجوز, لا يمكنني أن أكون على علاقة معكم مبنية على مقدمة قابلة للقياس الكمي.
    Marty, tatlım bu doğru değil. Open Subtitles عزيزي, هذا لا يجوز

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more