| - İyi bir plan değil. - bize söylemediği bir şey olduğuna eminim. | Open Subtitles | أنها ليست خطة جيدة حسنا , يمكن أن تراهن أن هناك شيء لا يخبرنا به |
| Oliver'ın bize söylemediği bir şey yüzünden kötü bir şey olacağını düşünmeyi kesemem. | Open Subtitles | الذي الحذاء الآخر سيسقط... بأنّ هناك شيء أوليفير لا يخبرنا. |
| Burada bir şeyler dönüyor, bize söylemediği bir şeyler var. | Open Subtitles | ثمة شيء آخر، شيء لا يخبرنا به. |
| Ama bize söylemediği bir şey var gibi. | Open Subtitles | ولكن أشعر بأن هناك شيء لا يخبرنا به |
| bize söylemediği bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك شيئ لا يخبرنا عنه |
| Jules, Michael'ın avukatını telefona ara, bakalım Cheznik'in bize söylemediği şey neymiş öğrenelim. | Open Subtitles | (جولز)، أتصلي بمحامي (مايكل) بالهاتف مجدداً دعينا نعرف ما الذي (تشيزنك) هذا لا يخبرنا به |
| Adamın bize söylemediği bir şeyler var. | Open Subtitles | لابد أن هناك شئ لا يخبرنا به |