| Ona göre, Nemerov bu yükselişini askeriyeye borçlu değil. | Open Subtitles | في رأيه، نيميروف لا يدين بصعوده للرئاسة إلى الجيش |
| Anubis Düzen Efendileri'ne hiçbir şey borçlu değil. | Open Subtitles | أنوبيس لا يدين بشيء لحكام النظام |
| Dedektif Crews'un bana hiç bir şey borçlu değil. | Open Subtitles | المحقق كروز لا يدين لي بأي شيء |
| Bu adam boşandığı için borçlu değil. | Open Subtitles | ذلك الرجل لا يدين بالمال لأنه مطلق |
| Bunun olmayacağını söyle ona. Bize bir şey borçlu olmadığını söyle. | Open Subtitles | أخبره بأن ينسى الأمر وأنه لا يدين لنا بشئ |
| Babam hayattaki kısmetimle memnun olabileceğimi dünyanın bana hiçbir şey borçlu olmadığını söylerdi. | Open Subtitles | أخبرني والدي بأن أكون راضياً عن نصيبي في الحياة وأن العالم لا يدين لي بشيء |
| Hashem bize hiçbir şey borçlu değil. | Open Subtitles | لا يدين لنا الربّ بشيء. |
| Ona hiçbir şey borçlu değil. | Open Subtitles | إنه لا يدين له بشيء |
| Bana hiçbir şey borçlu değil. | Open Subtitles | .لذلك فانه لا يدين لي بشىء |
| Bize hiçbir şey borçlu değil. | Open Subtitles | لذا فإنّه لا يدين لنا بشيءٍ. |
| Hayır, bana hiçbir şey borçlu değil. | Open Subtitles | لا,انه لا يدين لي بشيء |
| Hashem, bize bir cevap borçlu değil, Larry. | Open Subtitles | لا يدين لنا الربّ بالجواب يا (لاري). |