| Kelly Robinson 8'de partiye gitmez. Daha gitmeye başlamaz. | Open Subtitles | كيلى روبنسون لا يذهب للحفلات فى الثامنة ولن أبدأ هذا |
| Kelly Robinson 8'de partiye gitmez. Daha gitmeye başlamaz. | Open Subtitles | كيلى روبنسون لا يذهب للحفلات فى الثامنة ولن أبدأ هذا |
| Ooo. Bilirsin Piglet atkısız hiçbir yere gitmez. | Open Subtitles | تعرف وشاح بيغلت لا يذهب أبداً إلى أي مكان بدون بيغلت. |
| Çok uzağa gitmiyor, ama yine de gizliliğe ihtiyacı var. | Open Subtitles | إذن هو لا يذهب بعيدا مع ذلك فهو يحتاج للخصوصية |
| Anlamıyorum. Anahtarı var. Neden gitmiyor? | Open Subtitles | لا أفهم , إنه حصل على المفتاح لماذا لا يذهب ؟ |
| Bu adam para lazım olunca bankamatiğe gitmiyor. | Open Subtitles | عندما يريد المال لا يذهب إلى آلة الصرافة |
| - "Güvelerin bir yere gittiği yok." | Open Subtitles | يا رجل، العث لا يذهب لأي مكان هذا مضحك |
| Böyleleri öz bebeklerini büyütsünler diye göz doktoruna gitmez. | Open Subtitles | لكن لا يذهب لطبيب العيون كي يقوم بتمديد عينيه |
| Tamam, plaja 30 yaşın üstünde kimse gitmez. | Open Subtitles | لا يذهب إلى الشاطئ من هم أكبر من الثلاثين في العمر |
| Kötü bir adam Küçükler Ligi beysbol maçına gitmez ya da burada bir şeylerin yanlış olduğunu düşündüğüm gibi hissetmez. | Open Subtitles | رجل سيء لا يذهب إلى بطولة كرة سلة صغيرة أو شعر بالطريقة التي شعرت بها عندما ظننت بأنه هناك خطب ما |
| Ava gitmez burnunun dibine gelen geyiği bile tanımazdı. | Open Subtitles | فهو لا يذهب للصيد، لما عرف التمييز بين بيت للصيد وكوخ مراقبة |
| Nasıl bir insan böyle yaralandıktan sonra hastaneye gitmez ki? | Open Subtitles | أيّ نوع من الأشخاص لا يذهب إلى المستشفى بعد تعرضه لإصابة كهذه؟ |
| - Parti veriyor olabilir. - Parsa partiye gitmez. | Open Subtitles | لابد و أنه ممتع فى الحفلات بارسا لا يذهب الى حفلات |
| Hep orada bir yerdedir. Asla gitmez. | Open Subtitles | الشعور بالذنب دائمًا موجود، لا يذهب أبدًا. |
| Niye kendi gitmiyor, madem okula gitmek o kadar hoşuna gidiyor? | Open Subtitles | لماذا لا يذهب هو إلى المدرسة، مادام يحبها كذلك كثيرا؟ |
| Bay Touhy bu yüzden mi işe gitmiyor? | Open Subtitles | الهذا السبب لا يذهب السيد تويي الى العمل؟ |
| John sırada bekliyor veznedeki kişi gelmesini söylüyor, ama o gitmiyor. | Open Subtitles | الصرّافة تطلب منه أن يتقدّم، لكنّه لا يذهب إليها |
| Benim bildiğim kadarıyla, Chennai Ekspres'i Rameshwaram'a gitmiyor. | Open Subtitles | على قدر علمي أنا لا أعتقد أن قطار تشيناي السريع لا يذهب إلى راميشوارام |
| Yani burada benimle kalıyor musun, Baba gitmiyor musun? | Open Subtitles | لذا عليك البقاء هنا معي، و بابا لا يذهب بعيدا؟ |
| Mirasçı bir oğul ve babası onu çok seviyor bu yüzden yanında iki annesi olmadan bir yere gitmiyor. | Open Subtitles | انه وريث ,وابيه يحبه لهذا لا يذهب الى اي مكان بدون هذين الضخمين معه |
| Bir yere gittiği yok. | Open Subtitles | لا يذهب إلى أي مكان. |