| Olayların gidişatından_BAR_bunun nasıl olacağını anlamak zor değil. | Open Subtitles | لا يصعب الفهم بكيفية حدوث هذا الآن نظراً لحال الأمور |
| - Oradan kaçması hiç de zor değil. | Open Subtitles | لا يصعب عليه محو أثره من السوق الألكترونيه |
| - Senin saygını kazanmak o kadar zor değil. | Open Subtitles | أكسب أحترامه في النهاية أحترامك لا يصعب أكتسابه |
| Aslında anlaması o kadar da zor değil. | TED | إنه أمر لا يصعب فهمه في الواقع. |
| Elbette bunu da anlaması zor olmamalı. | Open Subtitles | بالتأكيد لا يصعب فهم ذلك أيضاً ؟ |
| Hatırlamak zor olmamalı. | Open Subtitles | لا يصعب تذكّر ذلك |
| Yardıma gereksinmesi olan yerleri bulmak asla zor değil. | Open Subtitles | -الأماكن المحتاجة للمساعدة لا يصعب إيجادها |
| Tamam... hafızayla şair alıntılamak zor değil ki, Emory'deki üniversite yılların hoşuna gitti mi bari? | Open Subtitles | لا يصعب إقتباس الشاعر من ذكراي" "كيف كانت اعوامك بجامعة إيموري؟ |
| Kilitliydi ama eğer aşinaysan sürgülü kapıları açması o kadar zor değil. | Open Subtitles | لقدكانمقفلاًلكن ... . الأبواب المنزلقة لا يصعب فتحها |
| Hiçbir şey, senin için zor değil. | Open Subtitles | لا يصعب عليك شيء |
| - Anlamak o kadar da zor değil. | Open Subtitles | لا يصعب فهم ذلك البتة |
| Satacak bir roketiniz olmadığında gerçekten önemli olan takımınızı satmak, CEO'nuzun işletme bilgisini satmak, ki bu da günümüzde çok zor değil -- ve temel olarak her tür teknik sorun ve tereddütlerine vakit kaybetmeden cevap vermek. | TED | عندما لا يكون لديك صاروخ للبيع، ما يكون مهماً هو الترويج لفريقك، والترويج لبراعة المدير التنفيذي في الأعمال - وهو أمر لا يصعب الترويج له هذه الأيام - وببساطة، التأكد من أن أي مسألة تقنية أو مشكلة لديهم يمكن معالجتها في وقتها. |