"لا ينبغي" - Translation from Arabic to Turkish

    • asla
        
    • gerek yok
        
    • gerekiyor
        
    • gereken
        
    • Böyle
        
    • gerektiğini
        
    • yapmamalıyız
        
    • Kimse
        
    • olmamalı
        
    • gerekmiyor
        
    • olmaması
        
    Bunları senin çocuklarına aldım çünkü birisi asla boş elle gelmemeli. Open Subtitles إبتعت هذه لأطفالكِ، لأنه لا ينبغي أن يظهر المرء فارغ اليدين
    Bir ilişkimiz olacaksa gün boyunca bana asla bakmayacaksın ve daima gündoğumundan önce ayrılacağız ve asla "seni seviyorum" demeyeceğiz. Open Subtitles ..إذا كنا سنكوّن علاقة لا ينبغي عليكَ أبداً أن تراني أثناء النهار وسنكون دائماً معاً إلى ما قبل شروق الشمس
    Öyle ama zengin bir adamın o kadar da çalışmasına hiç gerek yok. Open Subtitles أجل، لكن لا ينبغي على الرجل أن يعمل طوال الوقت من أجل المال
    Kardeşinizin ve sizin atlarla pek ilgili olmadığınızı ve acılı olduğunuzu biliyorum ama şu an bunun için endişelenmenize gerek yok. Open Subtitles أعرف بأنكِ أنتِ وأخيكِ لا دراية لكما في الخيول, وتعانين من خسارة ولكن لا ينبغي أن تقلقي حيال هذا الأمر الآن.
    Burası...bir suç mahalli, yani, teknik olarak burada kimsenin olmaması gerekiyor. Open Subtitles هذا.. مسرح جريمة لذا، عملياً، لا ينبغي لأحدٍ أن يكون هنا
    Onunla ilgilenmezseniz, kendinizi, onun hayatını şekillendiren durumları düşünmek için gereken manevi yükümlülüğe sahipmiş gibi görmek zorunda olmazsınız. TED وإذا كنتم لا تهتمون به، لا ينبغي عليكم أن تشعروا بوجود التزام أخلاقي للتفكير حول الظروف التي شكلت حياته.
    İyi haber şu ki Böyle olmak zorunda değil. TED الخبر الجيد هو، لا ينبغي أن يكون الأمر بهذه الطريقة.
    Bunun hakkında çokça düşündüm, ve şimdi ne yapmam gerektiğini biliyorum. Yapmam gereken.... Open Subtitles أفكر بشأن هذا كثيراً، و أعرف أني لا ينبغي أن أفعل هذا الآن.
    —Bilmiyorum. Belki de bunu yapmamalıyız. Open Subtitles الآن أنا أفكر, ربّما لا ينبغي علينا أن نفعل ذلك
    Abin sana bir adamı asla ailesi ile tehdit etmemen gerektiğini söylemedi mi? Open Subtitles ألم يخبرك أخيك أبدا ، أن لا ينبغي للمرء أن يهدد عائلة الرجال؟
    Kuralı ben çiğnedim, Natalya benim ne olduğumu asla öğrenmemeliydi. Open Subtitles كسرت القواعد ناتاليا كان لا ينبغي أبدا تعرف ما كنت
    Ama asla bilemezsiniz, çünkü bir tarihçi olarak insanoğlunun aptallığını asla yabana atmamak gerektiğini savunuyorum. TED ولكن لا يمكنك أن تكون واثقًا أبدًا، لأني كمؤرخ، أعلم أنه لا ينبغي التقليل من شأن الغباء البشري أبدًا.
    Aslında söyleme bile gerek yok, ama gerçekten ihtiyacı yok. Open Subtitles لا ينبغي حقيقةً أن أقولَ هذا، ولكنها ليست بحاجة لذلك.
    Ama tahmin ediyorum ki size bunu anlatmamıza gerek yok. Open Subtitles لكني أخمن أنه لا ينبغي علينا إطلاعك على ذلك الأمر
    Endişelenmeli miyiz? Hayır, gerek yok. TED ينبغي علينا أن نقلق. لا، لا ينبغي لنا أن تقلق.
    Eğer doğruysa beni uyarmak için söyledikleri şunu söylemem gerekiyor sana, pek anlamış değilsin kızıma ve kızımın şerefine yakışmış olanı. Open Subtitles فان صح ذلك ,فاني مضطر على سبيل التحذير انك لا تفهمي نفسك بوضوح فهذا لا ينبغي بكونك ابنتي وبشرفك
    Ve bana kalırsa, yine, tarih şunu gösteriyor; mutlaka Böyle özel bir açıdan düşünmek zorunda değilsin. TED وأظن مجدداً بأن التاريخ يعرض لنا أنه لا ينبغي لنا بالضرورة التفكير في مثل هذه المصطلحات الحصرية.
    Eğer aranızda sebebini göstererek neden birleşmemeleri gerektiğini söyleyecek biri varsa ya şimdi konuşsun, ya da sonsuza dek sussun. Open Subtitles فلو أن احدا لديه مثل هذا الموقف ويري انه لا ينبغي لهم ان يكونا سويا فليتحدث الان او ليصمت للأبد
    Ambrose'u şüphelendirecek bir şey... yapmamalıyız. Open Subtitles لا ينبغي الإقدام على عمل شئ يثير قلق أمبروس
    Sanırım her ikisi de. Bence Kimse korkularıyla ve şüpheleriyle baş başa kalmamalı. Open Subtitles أعتقد أن الأمران معاً لا ينبغي لأحد أن يكون وحيداً مع مخاوفه وشكوكه
    Şimdi rahatla ve zihnini boşalt. Senin için zor olmamalı zaten. Open Subtitles إسترخي, أجعل عقلك صافي لا ينبغي أن يكون هذا صعب عليك
    Senin şu Craig'in büyük tekne işi için yolda olman gerekmiyor mu? Open Subtitles لا ينبغي أن تكون في طريقك إلى كريغ، كبيرة، اه، وظيفة القارب؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more