| Biraz görsel bilgi işleme için modelin ne yapması gerektiğinden bahsedelim. | TED | دعونا نتكلم لبرهة عن النموذج المطلوب من أجل معالجة المعلومات البصرية. |
| Biraz bizimle kalmaya çalış. Duval Cuma günü kolleksiyonu gösterecek. | Open Subtitles | حاولي أن تبقي معنا لبرهة دوفال سيعرض المجموعة يوم الجمعة |
| Bir süre burada dinlenelim derim, sonra şafağa kadar yürümeye devam edelim. | Open Subtitles | أنا أقترح أن نستريح هنا لبرهة ثم نواصل السير حتى الفجر |
| - Bunu yapmaya bir süre ara vermeliyiz. - Neyi yapmaya? | Open Subtitles | ـ يجب علينا التوقف عما نفعل لبرهة من الوقت ـ وما الذى نفعله؟ |
| Bu yüzden, bir daha karıştırma sırası size geldiğinde bir dakika ayırın ve dünya üzerinde daha önce hiç var olmamış ve asla olmayacak bir şeyi elinizde tuttuğunuzu hatırlayın. | TED | لذا، عندما يأتي دورك في خلط الورق، توقف لبرهة لتتذكر أنك تحمل شيئاً لم يوجد من قبل ولن يوجد بعد الآن. |
| Bu tablo, dünyanın farklı yerlerinde 15-24 yaş arası insanların sayısını gösteriyor. Bir süreliğine şu mavi çizgiye odaklanmanızı istiyorum. | TED | أنا أريكم عدد الأشخاص ما بين 15 و 24 سنة في مختلف أنحاء العالم والخط الأزرق هو ما أريدكم أن تركزوا عليه لبرهة |
| Bir saniye sevimli masum gençler, bir dakikalığına arkanı dönünce... | Open Subtitles | بلحضة واحده يكونون صغار و لطفاء ...ثم تستدير لبرهة و |
| Pekâlâ, çünkü Bir an için atıldığımı sandım ve çok mutlu hissettim. | Open Subtitles | حسناً لإنه لبرهة ظننتُ انه قد تم فصلي كنت في غاية السعادة |
| Hadi çıkar, sorun yok. Sadece bir saniyeliğine duracağız. | TED | قومي بنزعها بنفسك. أنت بخير. سوف نتوقف لبرهة |
| Bir dakikalığına düşünün: 1.1 milyar dolar ve 26 yaş. | TED | فكروا في ذلك لبرهة: 1.1 مليار دولار، بعمر 26 سنة. |
| Son olarak sizden benimle birlikte Biraz hayal kurmanızı istiyorum. | TED | في النهاية، أود منكم ان تحلموا معي لبرهة. |
| Bak, çok geç olduğunu biliyorum, ama Biraz buraya gelebilir misin? | Open Subtitles | انظري ,أعلم أن الوقت متأخر , ولكن هل بإمكاني رؤيتك لبرهة ؟ |
| Biraz oturup konuşmak ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين الذهاب و الجلوس و التحدث لبرهة |
| Onunla bir süre konuştuktan sonra, hoşumuza gideceğini düşündüğü bir içeceği olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وتكلمنا معه لبرهة وقال أنه كان لديه بعض الخمر ودعانا لتناول البعض. |
| Eve gidip bir süre dinlenmesini tavsiye ediyorum. | Open Subtitles | أقترح أن يذهب للبيت ويرتاح لبرهة من الزمن |
| Bir süre her şey yolundaydı, ailemin suyun yakınından bile geçmeye korkutuğumu farketmemelerini sağlamıştım. | Open Subtitles | كل شىء كان رائعاً لبرهة كنت متأكدا من أن والدي لم يعرفا أنني لن أقترب من الماء |
| bir dakika için, yapmam gereken şey hayal dünyanızın perdesine birşey yansıtmak. | TED | لبرهة, ما أريد عمله هو عرض شيء على شاشة خيالكم |
| Takımımla beraber kutlamaya geldim, ve bir dakika içinde geri yukarı çıkacaktım ama, daha sonra topu zayıf elimle yakaladım. | Open Subtitles | أتيت هنا لبرهة لأشارك زملائي الإحتفال لكني كنت سأعود لكِ فوراً ثم أمسكت الكرة بيدي اليسرى |
| Önce bir süreliğine dışarı çıkmalıyım, tamam mı? | Open Subtitles | لكن عليّ الخروج أولاً لبرهة قصيرة, اتفقنا؟ |
| Bir süreliğine, Theo ve Isabelle arasında ateşkes sağlandı. | Open Subtitles | لبرهة من الوقت كان هناك . هدنة بين ثيو وإيزابيل |
| Hey, Max. Birkaç saniye özel konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | هيه، ماكس، هل لنا أن نتحدث لبرهة على انفراد؟ |
| Bu çekingen kız sizden 2 saniye arkanızı dönmenizi rica etse. | Open Subtitles | ستطلب منك نفسي الصغيرة الخجلة أن تستدير لبرهة |
| Bir an için haklı olmanın nasıl olduğunu düşünün. | TED | تخيلوا لبرهة ماذا يشعركم ذلك حينما تكونوا مصيبون حيال امر ما |
| Pekala çocuklar, bir saniyeliğine arkadaş gibi konuşalım, tamam mı? | Open Subtitles | حسناً شباب دعونا نتحدث لبرهة بمساوات، حسناً؟ |
| Serbest çalışan bir muhabirim. Sizinle bir dakikalığına konuşmayı umuyordum. | Open Subtitles | أنا صحفي حر، كنت أتمنى التحدث معك لبرهة من الوقت |
| Ama, bunu bir anlığına tepetaklak etmek ve bir şeyleri gözler önüne sererek şüpheleri gidermek istiyorum. | TED | ولكني أريد أن أقلب ذلك رأساً على عقب لبرهة. ونحصل على شئ على الطاولة وننظف الهواء، إذاً لنقول. |
| (Gülüşmeler) Değil mi? Düşünün. Ve bunu bir süredir yapmadıysanız, yapın. | TED | تخيلوا، إن لم تكونوا قد فعلتم لبرهة ، تخيلوا. |