| Ama gerçekten de değiştiysen belki de bunu kanıtlamanın vakti gelmiştir. | Open Subtitles | لكنك لو كنت حقا رجل مختلف ربما انه حان الوقت لتثبت ذلك |
| Ama eğer sen gerçekten değişmiş ise, belki de bunu kanıtlamanın tam zamanıdır. | Open Subtitles | لكنك لو كنت حقا رجل مختلف ربما انه حان الوقت لتثبت ذلك اهلاً , انت لست (تونر) |
| Bunun doğru olmadığını ve sana inandığımı söyledim sonra da bunu Kanıtlaman için bir şans verdirmeye uğraştım. | Open Subtitles | أخبرته أنّك قلت لي " أنّ ذلك ليس صحيحاً " وأنا قمت بتصديقك وعندها ناضلت لأمنحك فرصة لتثبت ذلك |
| Kanıtlaman için bir şans vereceğim. | Open Subtitles | سأعطيك فرصة لتثبت ذلك. |
| Kanıtlaman için bir şans vereceğim. | Open Subtitles | سأعطيك فرصة لتثبت ذلك. |
| Kanıtlamak için yeterli istihbarat toplamak istemiştir. | Open Subtitles | انا وائقة انها ارادت ان تجمع ما يكفي من المعلومات لتثبت ذلك |
| Tryan, oldu. Kendine Kanıtlamak için tek yapman gereken aynaya bakmak. | Open Subtitles | تراين * لقد حدث كل ماعليك فعله هو النظر * الى المرئاه لتثبت ذلك لنفسك |
| Evet, Kanıtlamak için karavanın da var. | Open Subtitles | أجل، لديك مقطورتك لتثبت ذلك |