| Bu Fi olamaz, çünkü 5 dakika önce yemek almaya çıktı. | Open Subtitles | حسنا، هذا ليست فاي 'لأنها خرجت لتحضر الطعام قبل خمس دقائق |
| Yani Nikki'yi en son fidyeyi almaya gitmeden önce mi sağ gördün? | Open Subtitles | إذاً ما تقوله هو أنك ذهبت لتحضر أموال الفدية وهنا آخر مرة رأيتها حية |
| Onca zaman boyunca sizinleyken gizlice benimle, taslağı sizden alıp getirmek için çalışıyordu. | Open Subtitles | عندما كانت معكم طوال الوقت حين كانت تعمل معي سرّاً لتحضر المخطوطة منكم |
| Tüm o yolu bisikletle bana postalarımı getirmek için geldin. | Open Subtitles | هل ركبت دراجتك لكل هذه المسافة في هذا الحر فقط لتحضر لي بريدي؟ |
| Son kez bu sabah gitmiş kocasının kişisel eşyalarını almak için. | Open Subtitles | لقد ذهبت للسجن هذا الصباح لمرة أخيرة لتحضر اغراض زوجها الشخصية |
| Git, 24 saat içinde Başkan'ı getir ve özgür ol. | Open Subtitles | فلتدخل انت لتحضر الرئيس وعليك العوده خلال اربعا وعشرين ساعه |
| Hadi, kalk ve ekmek al. | Open Subtitles | هيّــا، إنهض وإذهب لتحضر لنا الخبز. هيّـا |
| Her şeyi üç kez temizledik ve Beth'i turşu için yumurta almaya köye gönderdim. | Open Subtitles | نظفنا كل شيء أكثر من ثلاث مرات وأرسلت بيث للقرية لتحضر بعض البيض للتخليل |
| Minnie'yi bize biraz daha şarap almaya göndermeliyiz. | Open Subtitles | ينبغي أن نرسل ميني للخارج لتحضر لنا المزيد من الخمر |
| Arabadan bir şey almaya gitti. | Open Subtitles | أوه ذهبت فقط لتحضر لي شيئاً من سيارتها |
| Pekâlâ. Seni Drake'ten çıkardım. Kızımı buraya getirmek için bir saatin var yoksa geri dönersin. | Open Subtitles | حسنًا ، لقد أخرجتك من الدريك لديك ساعة لتحضر إبنتي هنا |
| Haçın üzerine dedenin ismini yazmayı bitirince Peder Draia'yı buraya getirmek için zırhlı araçla gideceksin. | Open Subtitles | حينما تنتهي من كتابة اسمه على الصليب ستذهب لتحضر القسيس درايا |
| Seni buraya getirmek için ne gerekiyorsa yapıyorum. | Open Subtitles | سأفعل اى شىء لتحضر الى هنا الان |
| Bize simit almak için New York'a mı gittin? | Open Subtitles | ذهبت إلى نيويورك كل تلك المسافة لتحضر لنا هذا الكعك؟ |
| Yani, gecenin bir yarısında bir şey almak için illa odamıza gelmen gerekiyorsa. | Open Subtitles | لـذا، إن كنـتَ تحتاج القدوم إلـى غرفـتنا فـي منتصف الليل لتحضر شيئاً. |
| Bunu almak için Adams Morgan'a kadar gitmen gerekiyordu. | Open Subtitles | أضطررت للذهاب كل المسافة لشارع أدامز مورغان لتحضر هذا لي |
| Köşedeki meşrubat makinesine koş ve bir kola getir bana. | Open Subtitles | نعم, أريد منك أن تذهب مباشرة إلى ذلك الجانب لتحضر لى مشروب غازى من تلك الماكينة |
| Jamie, sen Luke'a bir bardak su getir, olur mu? | Open Subtitles | جايمي,لماذا لا تذهب لتحضر ؟ قارورة من الماء للوكاس,هاهـ؟ |
| 3 dakikan var..kızı al ve çık ordan | Open Subtitles | بقى لديك ثلاث دقائق لتحضر الفتاة وتخروج من هناك |
| Seni uyarıyorum. Bana mallarımı getirmen için beş dakikan var. | Open Subtitles | أنا أحذرك لديك فقط خمسة دقائق لتحضر البضاعة |
| Yardımcı olmak istiyorsa kendisi getirsin o zaman. | Open Subtitles | لو كانت تريد المساعدة لتحضر الإسفنجة إذاً |
| Ve bu randevu sona erdiğinde bizi alması için annemi aramak zorundayım. | Open Subtitles | و عندما ينتهى هذا الموعد سأتصل بأمى لتحضر و تقلنا. |
| Ama ne kadar yorgun olursa olsun her zaman kahvaltı hazırlamak için erken kalkar ve aynanın önünde makyajını yaparmış. | Open Subtitles | ، لكن مهما كانت هي متعبة فأنها دائماً ما تستيقظ مبكراً لتحضر الفطور . و تضع زينتها أمام المرآة |