| Belki de beynin bunun farkına varamasa da vücudun bunu anlayacak kadar olgunlaşmıştır. | Open Subtitles | ,وربما قد تكون أعضائك بالغة لتدرك ذلك حتى وإن لم يكن عقلك يدرك ذلك |
| Tüm bu seneler boyunca potansiyelinin farkına varmanı bekledim. | Open Subtitles | كنت أنتظر كل هذه السنوات لتدرك مدى موهبتك |
| Kızım ne kadar harika olduğunu anlayacak kadar sağlıklı olana kadar bir kuruş bile israf edersem ne olayım. | Open Subtitles | سأكون ملعونة إذا خسرت أي قرش منها قبل أن تكون إبنتي صحية كفاية لتدرك أي معجزة جميلة صغيرة هي. |
| Ben hâlâ senin çocuğunum. Babam olduğunu artık anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | أنا لا زلت طفلتك حان الوقت لتدرك إنك والدي. |
| Her biri her şeyin zaten bittiğini anlamayacak kadar aptaldı. | Open Subtitles | كل واحدة منهن غبية جداً لتدرك أن الأمر انتهى. |
| Bu savaş zaten kaybettiniz, Pete sadece bunu anlamak için fazla aptalsın. | Open Subtitles | لقد خسرت هذه المعركة يا بييت و أنت غبي جداً لتدرك ذلك |
| Hiç gelmeyeceğinin farkına varma zamanı. | Open Subtitles | حان الوقت لتدرك أنّ ذلك اليوم لن يأتي أبداً |
| Umut vaat eden genç bir üniversite öğrencisi olduğunun varoş bir suçlu olmadığının farkına varabilirsin. | Open Subtitles | لتدرك بأنك طالبٌ جامعي واعد وليسَ وليس مجرم الحي |
| Bu durum sonunda çocuğun senin düşündüğün şey veya kişi olmadığının farkına varman için yeterli mi? | Open Subtitles | هل حالتنا هذه كافية لك لتدرك أن الصبي ليس كما تعتقده؟ |
| Bunu da anlayacak kadar zekisin bence. | Open Subtitles | أعتقد بأنك ستكون ذكيًا كفاية لتدرك ذلك أيضًا. |
| Bu sabah kendi kendinize giyinebilidiniz yani bunun kulağa saçma geleceğini anlayacak kadar akıllısınız. | Open Subtitles | لقد استطعت ان تنهض وترتدي ملابسك هذا الصباح لذا انت ذكي بما فيه الكفاية لتدرك كم يبدو غبياً هذا |
| Benim olmadığımı anlaman ne kadar sürdü? | Open Subtitles | كم احتجت من الوقت لتدرك أنها لم أكن أنا؟ |
| Yenildiğini anlaman için 10 sefer yetmez mi? | Open Subtitles | أليست عشر خسائر كافية لتدرك أنك قد خسرت؟ |
| anlaman uzun sürdü demek? | Open Subtitles | استغرقت كل ذالك الوقت لتدرك, صحيح؟ |
| Ya da kendini nasıl bir şeye soktuğunu anlamayacak kadar aptalsın. | Open Subtitles | أو ربما انت غبي جدا لتدرك ما اقحمت نفسك فيه |
| Kelly bunun ironisini anlamayacak kadar gençsin, ama kullandığımız araba beni öldürmeye çalışan bir kadına aitti. | Open Subtitles | كيلي انت صغير جدا لتدرك السخريه من هذه ولكن السياره التي نقودها تخص المراه التي حاولت ان تقتلني |
| Bunu anlamayacak kadar aptalsın. | Open Subtitles | أنت إما غبي للغاية أو عنيد لتدرك ذلك |
| Dünyamızın kontrolden çıktığını anlamak için cephe hattında olmak gerekmiyor, değil mi? | TED | ليس من الضروري أن تكون في الواجهة، لتدرك أن عالمنا خرج عن السيطرة، صحيح؟ |
| Ayrıca bunu yapanların kızılderili olmadığını ya da kızılderililer yapmış gibi gösterilmeye çalışıldığını anlamak için Einstein olmaya gerek yok. | Open Subtitles | بلاكوولف لم يكن مشاركا بالامر ولكن لست بحاجة لذكاء اينشتاين لتدرك ان هؤلاء الناس هم هنود |
| Zavallı şey değişmenin iyi bir şey olabileceğini anlamak için daha çok genç. | Open Subtitles | الشيء المسكين صغيرة جداً لتدرك أن التغيير قد يكون جيداً. |