| Oh, Bir avuç mahkuma çok gizli iz sürme aygıtımızı buldum ve açıkladım, ve şimdi de onu yok etmek için liderlik mi edeceğim? | Open Subtitles | أنا أجد وأفسر جهاز سرى للغايه لمجموعه من المساجين الهاربين وبعدها أقود مهمه لتدميره |
| Bu yüzden onu yok etmek için yeterli güç ile dönmek olabilir, ben henüz var emin değilim bir güç. | Open Subtitles | لنستطيع أن نعود بقوة كافية لتدميره . قوة لست متأكداً أننا حصلنا عليها بعد |
| Nefes aldığım sürece, sevdiğin her şeyi yok etmek için yaşayacağım. | Open Subtitles | , طالما أنا حي أيّ شئ ستحبه , سأسعى لتدميره |
| Bizi yok edecek bişey değil Gideyim | Open Subtitles | ليس لتدميره. أنت أروع فتاة كنت أعرف من أي وقت مضى. أذهب فلدي. |
| Babam için, sevdiği kadının sakladığı sırlar onu mahvetmeye yetecek kadar güçlüydü. | Open Subtitles | بالنسبة إلى أبي فإنالأسرارالتيأخفتهاعنهحبيبته تبيّن أنها قوية بما يكفي لتدميره |
| Yunuslar her balık sürüsünü yok etmek için çırpınıyor. | Open Subtitles | مراراً وتكراراً، تجمع الدلافين سرباً آخر لتدميره |
| Yüzüğün yok edici gücünün farkına vardığında, onu yok etmek için harekete geçse de kısa sürede kendini, yüzüğün şeytani etkisi altında bulur. | Open Subtitles | وعندما تبينت له ،قوة الخاتم التدميرية انطلق خارجا لتدميره لكنه سرعان ما يجد نفسه يتعرض للتأثير بسبب شروره |
| yok etmek için uğraştığım silahı katle devam etmek felaket getirmek için kullanmamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | و أستخدمُ السلاح الذي سعيتُ لتدميره و أُحلّ المزيد من الموت.. و المزيد من الدمار؟ |
| Sevdiklerim, bunu yapmamamı söylediler ama karanlık, sevdiğim birini tehdit ediyor ve onu yok etmek için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | لكنّ الظلام يهدّد شخصاً أحبّه وأنا سأفعل أيّ شيء لتدميره |
| yok etmek için 500 bin dolar istiyor. | Open Subtitles | انه يريد 500،000 دولار لتدميره |
| Babam onu yok etmek için bir yol bulduğunu söylemişti bana. | Open Subtitles | أبي قال أنه وجد طريقة لتدميره |
| Ya da en sonunda onu yok etmek için. | Open Subtitles | أو لتدميره أخيراً |
| Pratikte orayı yok etmek için bir bombaya ihtiyacınız var. | Open Subtitles | تحتاج إلى قنبلة لتدميره |
| Buraya onu yok etmek için geldik. | Open Subtitles | و جئنا هنا لتدميره |
| Gaius, kutu büyülenmiş. Kutuyu yok etmek için büyü gerek. | Open Subtitles | (جايوس) الصندوق مسحور ويحتاج الى السحر لتدميره |
| Buraya geri geleceğiz ve yanımızda onu yok edecek bir şey getireceğiz. | Open Subtitles | سنعود إلى هنا وسنحضر معنا شئ ما لتدميره |
| Ama yok edecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | ولكن لم يتبقى هناك شيء لتدميره |
| onu mahvetmeye gerek yok. Onun şirketinide mahvetmeye gerek yok. | Open Subtitles | نحنُ لسنا بحاجة لتدميره, نحنُ لسنا بحاجة لتدميرِ شركته, |
| İyi bir şey olduğunda sanki onu mahvetmeye mecbur hissediyorum kendimi. | Open Subtitles | ولو كان لدي شيء جيد أجدني مضطرة لتدميره |
| Buna inanmıyorum. onu yok etmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | أرفض تصديق ذلك من المؤكد أن هناك وسيلة لتدميره |