| - düşünecek birşey yok! | Open Subtitles | لا يا جايسون هذا خداع لا يوجد شىء لتفكر به |
| Kabul et, bitti. Üzerine düşünecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | إقبل الوضع، لقد إنتهى الأمر لم يعد هناك شئ لتفكر فيه |
| Belki temsilcinizin önerisini önemsemelisiniz, cevabınız üzerinde düşünmek için ek zaman alın. | Open Subtitles | ربما يجب أن تتبع نصيحة محاميتك خذ وقتاً إضافياً لتفكر في ردك |
| Belki temsilcinizin önerisini önemsemelisiniz, cevabınız üzerinde düşünmek için ek zaman alın. | Open Subtitles | ربما يجب أن تتبع نصيحة محاميتك خذ وقتاً إضافياً لتفكر في ردك |
| Sadece çocuğu düşünüyorum. Onu düşünmeye hakkın yok. Ne bugün ne de herhangi başka bir gün. | Open Subtitles | ليس لديك أي حق لتفكر به , ليس اليوم , او اي يوم اخر في حياته كيف تجرؤ ؟ |
| Sen otele git ve ben başarmanı umayım. Al, başka bir şey düşün. | Open Subtitles | ستذهب أنت الى الفندق , و أنا بدوري سأتمنى لك الحظ الطيب , خذ و لتفكر بشيء آخر |
| İpoteği kimin ödeyeceğini düşünme bile. | Open Subtitles | لا تعطى نفسك فرصة لتفكر ثانيه بالنسبة لمن سيدفع قرض السكن. |
| Eee, peki hiç bunun, onu belki de mutlu edebileceğini düşündün mü? | Open Subtitles | هل توقفت من قبل لتفكر أنه ربما يسعده ذلك؟ |
| Olanları değiştiremezsin. Ve düşünmen gereken bir çocuğun var. | Open Subtitles | لا يمكنك إرجاع ما حدث ولديك طفل لتفكر فيه |
| Biliyorum. Hapistesin, düşünecek başka bir şey yok. | Open Subtitles | إن كنت في السجن لن يكون هناك الكثير لتفكر فيه |
| Soylarının tükenişini engellemek için savaşmayacaklarını düşünecek kadar saf mısın? | Open Subtitles | هل أنت حقاً ساذج لهذه الدرجة لتفكر أنهم لن يحاربوا من أجل بقاء جنسهم؟ |
| Hayatım hakkında, kim olduğum hakkında düşünecek çok zamanım oldu. | Open Subtitles | لقد قضيتُ معظم الوقت بترهات لتفكر حيال حياتي, و التفكير بما قد كنتُ عليه. |
| Yani, düşünecek birilerinin olması iyi bir şey. | Open Subtitles | حسنٌ, إنه امر لطيف بأن تحظى بشخص لتفكر به. |
| -Beni yalnız bırak. Oturmak istiyorum. -Ne yapmak istiyorsun, oturup düşünmek mi? | Open Subtitles | اتركنى وحدى ، اريد ان اجلس ماذا تريد ان تفعل ، تجلس لتفكر ؟ |
| Neden burada olduğunuzu düşünmek için 8 saatin 54 dakikanız var. | Open Subtitles | لديك بالضبط . ثمان ساعات و خمس و أربعين دقيقة لتفكر لماذا أنت هنا |
| Aksini düşünmek delilik olur. | Open Subtitles | لتفكر فى ما عدا ذلك ستكون مجرد خطة مجنونة |
| Yiyeceğimiz tükendiğinde, belki bunu düşünmeye zaman bulursun. | Open Subtitles | ربما عندما ينفذ الطعام لدينا سيكون لديك مزيد من الوقت لتفكر في ذلك |
| Gelecek hakkında bu kadar düşünmeye zaman buldun da beni aramaya zaman bulamadın mı? | Open Subtitles | ولكن كان لديك الوقت لتفكر في حياتنا للأبد ولم يكن لديك الوقت لتتصل؟ |
| Sana birkaç dakika vereyim, biraz düşün, tamam mı? | Open Subtitles | سأمنحك عدة دقائق اخرى لتفكر بالأمر,إتفقنا؟ |
| Yani Sayın Başkan, artık sıra dışı düşünme vaktidir. | Open Subtitles | أنت ترى سيدي الرئيس إنه الوقت المناسب لتفكر خارج الإطار |
| Zarar verdiğin insanlar hakkında hiç durup düşündün mü? | Open Subtitles | هل توقفت لتفكر بمن تؤذيه بهذه الثورة الغاضبة ؟ |
| Bunu düşünmen için altı haftan var. Ne diyorsun? | Open Subtitles | كان لديك ستة أسابيع لتفكر فى ذلك ماذا تقول ؟ |
| Yerden yarım metre yukarıda olsa, iki kez düşünmezdin. | Open Subtitles | لو كان على ارتفاع قدمين من الأرض ما كنتَ لتفكر مرتين |
| Ben sadece, karısına balayında düşünmesi gereken bir şeyler vermek istedim. | Open Subtitles | لقد اردت فقط أن أمنح زوجته شئ لتفكر به فى شهر العسل |
| Ani bir teklif olduğunun farkındayım, düşünmeniz gerek. | Open Subtitles | اعتذر من ضيق الوقت هل تحتاج لوقت لتفكر بالعرض؟ |