| İşiniz bittiğinde vücudu geri getirebilirsiniz ve bir dahaki seansa hazır olur. | TED | لذلك عندما تنتهي، يمكنك اعادة الجسم ومن ثم يكون جاهزا لجلسة أخرى. |
| Müvekkilimle kalıp yarınki duruşmaya hazırlandım. | Open Subtitles | و كان علي أن أجلس مع موكلي لنحضر لجلسة الغد |
| Eğer Louis ve arkadaşlarını Cadılar Bayramı seansına çağırırsa Louis'in ona âşık olacağını söylemişler. | Open Subtitles | اخبروها بانها اذا دعت لويس وبعض اصدقائها لجلسة تحضير اروح ليلة عيد القدسين سيقع لويس في غرامها |
| Belki Bayan Pillsbury ile başka bir terapi seansı yapmalıyız. | Open Subtitles | لقد كانت غلطة ربما يجب ان نذهب لجلسة استشارة نفسة أخرى |
| Uygunluk duruşması istedin, bunu kabul ettik ve sonu hiç iyi olmadı. | Open Subtitles | لقد وافقنا حين أردت الذهاب لجلسة محاكمتك كبالغة وفشل ذلك فشلاً ذريعاً. |
| Galiba sana seans için ödeme yapmalıyım. Bunun bir seansa dönüşmesi niyetinde değildim. | Open Subtitles | أشعر كأن علىّ أن أدفع لكَ , لم أقصد أن يتحول هذا لجلسة. |
| Müvekkil hapiste ve birkaç saat içinde, göçmenlik duruşmasına çıkacak. | Open Subtitles | موكلتنا في الحجز و بعد عدة ساعات ستذهب لجلسة استماع |
| Karın aradı ve acil bir seansa ihtiyacı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | زوجتك اتصلت قالت أنّها تحتاج لجلسة علاج طارئة |
| Savunmam ve bu herifin tespiti için sana ihtiyacım var, haydi duruşmaya. | Open Subtitles | علي اصطحابك لجلسة الاستماع لتتعرف على الرجل. |
| Davamın reddi için duruşmaya Washington'a gideceğim. | Open Subtitles | يجب أن أذهب إلى واشنطن لجلسة استماع لأستبعاد قضيّتي |
| Kimse beni terapi seansına gideceğimiz konusunda uyarmadı. | Open Subtitles | لم يخبرنى أحد بأننا ذاهبون لجلسة علاج |
| Acil bir telefon seansına ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | كنت بحاجة لجلسة على الهاتف مع الطبيب |
| İlk olarak, her hafta grup halinde bir terapi seansı düzenliyorum bence senin de çok işine yarayacaktır. | Open Subtitles | أول شيء, أتجهت لجلسة علاج الجماعي مره واحده في الأسبوع وأعتقد بأنها ستكون جيده حقاً بالنسبة لك |
| Bana kızgın olduğunu biliyorum ama şu an terapi seansı için vaktimiz yok. | Open Subtitles | أعرف أنك غاضب مني لكن ليس لدينا وقت لجلسة العلاج |
| Evden aradığım için üzgünüm ama Rivers davasında bir gece yarısı duruşması var. | Open Subtitles | أنا آسف لأزعاجك في البيت سيصبح منتصف الليل لجلسة قضيه ريفيرس |
| Onları son bir seans için buraya getirdik sorunu düzeltmek için. | Open Subtitles | لقد أعدناهم لجلسة أخيرة لتصحيح المُشكلة. |
| O test, yeterlik duruşmasına gerek olup... | Open Subtitles | هذا الاختبار النفسيّ يحدّد الحاجة لجلسة استماع لتقييم الأهليّة من عدمها |
| Merhaba. Ücretsiz erotik fotoğraf çekimi için belgem var. | Open Subtitles | ألو، لدي شهادة لجلسة فوتوغرافية جنسية مجانية |
| İzleyeceğiniz film, o geceki olaylara şahit olan birinin zeka geriliği tedavisi için yapılan terapi .seanslarının ses kayıtlarının yazıya dökülmüş metinlerine dayanmaktadır. | Open Subtitles | هذا الفيلم مبني على وقائع لجلسة علاج سجلت لاحد شهود هذه الليلة , يروي ذكريات مكبوتة يصر على انها كانت حقيقية |
| Bu mahkeme de neyin yeterli olup olmadığı konusundaki talimatlarınızı fazlasıyla takdir etmemle beraber sanırım duruşma programına devam edeceğim ve kendim karar vermeyi deneyeceğim. | Open Subtitles | بينما انا فى غاية الامتنان لأرشادك للمحكمة عن ما هو و ما هو ليس كافى اعتقد اننى سوف امضى قدما و احدد موعد لجلسة |
| Arkadaşımın fotoğraf çekimine gittim. | Open Subtitles | نعم, من لا يكرهها؟ وذهبت بصديقتي لجلسة تصوير |
| Hiçbir şey söylemeseniz de, sadece otursanız da yine de terapiye gitmenin faydalı olacağını söylüyordu. | Open Subtitles | قرأت دراسة , تقول أن الذهاب لجلسة علاج مفيدة |
| Başka bir oturum için param yoktu bu yüzden senin yanına yaklaşmamıza izin vermiyordu. | Open Subtitles | لم يكن معي مال لجلسة أخرى كان من المحال أن يسمح لي ولزوجتي بالإقتراب منك |
| Bu oturumu kabul ettiğiniz için müvekkilim namına teşekkür ederim. | Open Subtitles | حضرة القاضي نيابة عن موكلي أريد أن أشكرك على موافقتك لجلسة الإستماع |