| Ya da kendi yaratıp çözmek zorunda kaldığı bir kriz olarak anılır. | Open Subtitles | أو ربما سيتم تذكره أنه قد اختلق أزمة، ومن ثم اضطر لحلّها. |
| Kalkıp sorunu kendi çözmek yerine bağırıp çağırmayı tercih eder. | Open Subtitles | تختار أن تثرثر عن المشكلة بدلاً من أن تخطوا لحلّها والتعامل معها |
| Ama şimdilik çözmemiz gereken bir cinayet var. | Open Subtitles | لكن الآن لدينا جريمة قتل لحلّها. |
| Bu arada, çözmemiz gereken bir davamız var. | Open Subtitles | -في هذه الأثناء، لدينا قضيّة لحلّها . |
| Yani konu herneyse, Ms. Twohey bugün çözmek konusunda oldukça aceleciydi. | Open Subtitles | أياً كانت المشاكل، فقد كانت مُهتاجة قليلاً لحلّها بسرعة. |
| Hiçbirimiz çözmek için yaşayamayacağımız.. ..bir bulmacanın ilk parçası. | Open Subtitles | تلك أوّل قطعة من أحجية لن يحيا أحد منّا لحلّها. |
| - Hala çözmemiz gereken bir cinayet var. | Open Subtitles | -لا يزال لدينا جريمة قتل لحلّها . |
| Evet, bizim de çözmemiz gereken bir cinayet var. | Open Subtitles | -أجل، ولدينا جريمة لحلّها . |