| Yerel haberler ise, Buddy Cianci Ortaokulu öğrencisi uyuşturucu bulundurmaktan tutuklandı. | Open Subtitles | الثانوية المدرسة في طالب ، المحلية الخبار في المخدرات لحيازته أُعتُقِل |
| Benjamin Miles Franklin, eski Amerikan ordusu mensubu, çalıntı mal bulundurmaktan 8 yıl. | Open Subtitles | بينجامين مايلز فرانكلين يعمل بالجيش الأمريكي سابقاً ثمان سنوات لحيازته على سلع مسروقة |
| Partideki herkes, yasadışı madde bulundurmaktan suçlanabilir. | Open Subtitles | يمكن اتهام الجميع في هذا الحزب لحيازته مادة غير قانونية. |
| Dün bir çocuğu mal bulundurmaktan içeri aldık. | Open Subtitles | في الأمس , قبضنا على صبي لحيازته المخدرات |
| Bununla kast ettiğim ev içi şiddetten 3 kez iki kez uyuşturucu bulundurmaktan ve ağır saldırıdan tutuklanmış ve cinayet bölgesinin tam ortasında yaşıyor. | Open Subtitles | و أعني بذلك أنه اعتقل 3 مرات بسبب العنف المنزلي مرتان لحيازته مخدرا و مرة بسبب الإعتداء العنيف و هو يعيش بوسط منطقة الجرائم |
| -Ruhsatsız makineli tüfek bulundurmaktan | Open Subtitles | ليست لدي فكرة - لحيازته رشاش آلي غير مرخص – |
| D.E.A. bir yıl önce Glenn Michaels diye birini uyuşturucu bulundurmaktan tutuklamıştı. | Open Subtitles | منذ عام مكتب المخدرات القى القبض على شخص اسمه " غلين ماكيل " لحيازته المخدرات متعمدا -ولم يتثبتوا ذلك |
| Roger Peralta şu anda yasaklı madde bulundurmaktan tutuklu durumda. | Open Subtitles | "روجر بيرالتا تحت رهن الإعتقال " "لحيازته لمادة محظورة" |
| Todd Ryder. Geçen yıl esrar bulundurmaktan tutuklanmış. | Open Subtitles | (تود رايدر)، تمّ إعتقاله العام الماضي لحيازته على "الماريجوانا". |
| "Ft. Lauderdale'de yasa dışı reçeteli ilaç bulundurmaktan tutuklandı." | Open Subtitles | "اعتقل في (فورت لودردايل) لحيازته أدوية غير مرخصة" |
| Lauderdale'de yasa dışı reçeteli ilaç bulundurmaktan tutuklandı." | Open Subtitles | "اعتُقل في (فورت لودردايل) لحيازته أدوية غير مرخصة" |
| Anton'ı uyuşturucu bulundurmaktan yakaladığın zaman sadece esrar mıydı, ya da kokain ya da-- | Open Subtitles | حين اعتقلتَ (أنطون) لحيازته المخدّرات أكانت حشيشة فحسب، أم كوكايين أم... ما كانت؟ |