| Neyse ki ben avcıyım. Hiçbir şey bunu değiştiremez. | Open Subtitles | لحُسن الحظ أنا صياد لا شئ يمكنه تغيير هذا |
| Neyse ki amaçlarımızı gerçekleştirmek için yeni bir silahımız var. | Open Subtitles | لحُسن الحَظ، لدَينَا سِلاح جَدِيد لتَعزِيز أفكَارِنا |
| Allah'a şükürler olsun ki,3. dalışta hepsi aynı anda gerçekleşti ve ikimiz de yukarı mutlu çıktık. | Open Subtitles | لحُسن الحظ , عند الغطسة الثالثة , إجتمعت الاشياءمعاً, وعدناكليناسُعداء. |
| Ne büyük şans ki, boşandığında sadece yarım milyarı kaybetmişsin. | Open Subtitles | لحُسن الحظ، أن كلّ ما خسرتهُ في الطلاق هُو نصف تلك الأموال. |
| Şansım var ki, FBI'da iyi bir dostum var yani FBI öğrendiğinde, benim de haberim oldu. | Open Subtitles | لحُسن الحظ، لديّ صديق بالمباحث الفيدراليّة، لذا اكتشفتُ الأمر عندما اكتشفوا هُم ذلك. |
| Şanslıyım ki, bu yapmak zorunda olmadığım bir seçim. | Open Subtitles | حسناً، لحُسن الحظ هذا الـإختيار لستُ مُجبراً عليه. |
| Şükür ki kendini zaptetmekte benden daha iyisin. | Open Subtitles | لحُسن الحظ لديك القدرة على ضبط نفسك أكثر منّي. |
| Ama neyse ki bu yalnız oynamak zorunda olmadığımız bir oyun. | Open Subtitles | لكن لحُسن حظّنا، إنّها لعبةٌ ليس شرطًا أن نخوضها وحيدين. |
| Neyse ki bu günlerde bilim hakkında birkaç şey biliyoruz. | Open Subtitles | لحُسن الحظ فهذه الأيام نُدرك القليل من العلم |
| Neyse ki her gün et yediği için çok güçlü. | Open Subtitles | لحُسن الحظ، إنه قوي لتناوله كل تلكَ اللحوم يوميًا، |
| Ama çok şükür ki bu kız bana umut veriyor. | Open Subtitles | حسناً ، لحُسن الحظ أن تلك الفتاة تُعطيني أمل |
| Neyse ki, saldırdıklarında bölgedeydik. | Open Subtitles | لحُسن حظكم بإننا كنا في المنطقة عندما بدأو |
| Neyse ki, Lincoln binlercesinin her gün su içmek için geldikleri bir yeri biliyor. | Open Subtitles | لحُسن الحظ، يعلمُ "لنكولن" مكاناً حيث الآلاف يحطّون للشّرب كُل يوم. |
| Neyse ki onun bir kopyasını yapamazlar. | Open Subtitles | لحُسن حظنا جميعاً أعتقد بأنهم لابدَ أنٍ كَسروا القالب بعدها! |
| Neyse ki çok nadirler ama karşılaşırsan... | Open Subtitles | ، أنا أعني ، لحُسن الحظ ، أنهم نادرين للغاية ... لكن أن لم ترى أحدهُم من قبل |
| Akşamdan kalmayım ama neyse ki hatundan laf çıkmıyor. | Open Subtitles | لكن لحُسن حظي أنها لن تروي الحكاية قط |
| Neyse ki kurşun sıyırıp geçmiş. | Open Subtitles | لحُسن الحظ ، اُصبتِ بالرصاصة من زاوية |
| Ne yazık ki ağaçlar var. | Open Subtitles | لحُسن الحظ، هناك الأشجار |
| Neyse ki, bunu yapmadık çünkü Satürn'e yaklaştıkça uzay aracının uçmasını öngöreceğimiz yerlerin daha başka halkalarla dolu olduğunu gördük. | Open Subtitles | و لحُسن الحظ أننا لم نفعل ذلك لأنه بإقترابنا من "زحل" رأينا ان المنطقة التى يجـب أن نطـير خــلالهــا بالـمـركـبــة كانت مليئة بالحلقات الصغيرة |
| İyi ki ekleme topuk olayının farkına vardın, Clark. | Open Subtitles | لحُسن الحظّ أنّك تعرف حول قيعان الأحذية يا (كلارك). |