| Çocuğun her yere giriş izni vardı. Kilitleri kırmasına gerek yok. | Open Subtitles | الفتى كان لدية تصريح بالدخول لا حاجة له أن يكسر الاقفال |
| Ama kader utansın hem iş teklifi hem de birası vardı. | Open Subtitles | لكن ذلك اليوم , حسنا كان لدية خطة عمل وبعض الجعة |
| Ted'in robin ile olan geleceği konusunda kim birşeyler söyleyebilir biliyormusunuz? | Open Subtitles | اتعلم من لدية ما يقول عن مستقبل تيد و روبن ؟ |
| Her Kahin'in kendi yatak odası, TV'si ve ağırlık odası var. | Open Subtitles | كلّ واحد من المتنبئين لدية غرفة نوم وغرفة إنتظار و تلفزيون |
| Sanki kanatları varmış gibi dördüncü katın penceresinden atlamadan önce bana göz kırptı. | Open Subtitles | نظر لى قبل ان يقفز من نافذة بالطابق الرابع كما لوكان لدية اجنحة |
| Barışın bir simyası vardır ve bu simya, kadın ve erkek bakışaçılarının iç içe olmasını ve karşılıklı iletişimini gerektirir. | TED | السلام لدية تناغم، وهذا التناغم عبارة عن تبادل وترابط بين وجهات النظر للجنسين. |
| Ayakçıydım. Ben, ona şöförlük ederdim, onun için silah bulurdum... | Open Subtitles | كنت سائقا لدية اقوم بتوصيلة لأية مكان احضر له اسلحه |
| Hasta rüyasında köpekle yürüdüğünü gördüğünden Tutsak Sıfır'ın köpeği var. | Open Subtitles | مريض الغيبوبة لدية كلب السجين صفر لديه كلب كمبيوتر محمول |
| Sağ tarafımdaki kişide 25 cmlik bir bıçak vardı, dirseğimden aşağı sapladı ve alt ana toplardamarımdan içeriye doğru girdi. | TED | الرجل على اليمين كان لدية سكين بشفرة 10 بوصة، وجهها تحت كوعي، وارتفعت وقطعت وريدي الأجوف السفلي. |
| Dom'un 16 yaşından beri bir dizi işi olmuştu ve onun da bir kavanoz parası vardı. | TED | صديقي دوم كان لدية سلسلة من الأعمال منذ أن كان في السادسة عشرة، مما يعني أنه هو الآخر لديه مقدار من المال. |
| Aramızda dağlar kadar fark vardı. Mâlûm herkesin yoğurt yiyişi farklıdır. | Open Subtitles | بالطبع كانت هناك اختلافات كبيرة فالمواطن الألمانى لدية شخصية تختلف تماماً عن المواطن الهولندى |
| Akşamımızın gerekçesi olan bu adam için bir şeyler söylemek isteyen var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي أحد لدية أي كلمات يريدون قولها عن رجل الأمسية ؟ |
| Nihayet başka havadisleri de olan Hollandalı bir tacir tarafından elime tutuşturuldu. | Open Subtitles | وأخيرا وضعت بين يديا بواسطة تاجر هولندي، الذي كان لدية أخبار أخرى. |
| Bence Irving'in bize saldıranların peşine düşmek için bir planı var. | Open Subtitles | انة يبدو الى ان ايرفنج لدية خطة لهؤلاء الناس الذين هاجمونا |
| Sanki kanatları varmış gibi dördüncü katın penceresinden atlamadan önce bana göz kırptı. | Open Subtitles | نظر لى قبل ان يقفز من نافذة بالطابق الرابع كما لوكان لدية اجنحة |
| Sicilya'da eroin üreten tesisleri varmış. | Open Subtitles | و فى صقلية لدية المصانع لمعالجتة و تحويلة لهيرويين |
| Bu gizemler, en büyük bilmeceyi de içeriyor: Saleem'in sihirli güçleri vardır ve bir şekilde doğum zamanı ile ilgilidir. | TED | سليم لدية قوي سحرية، وتشمل هذة أكبر لعز على الأطلاق، وهي مرتبطة بطريقة أو بأخرى بوقت ولادته. |
| Michael Elliot'ın Nick Bodeen adında bir adamla bağlantısı olup olmadığını biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلمى ان كان مايكل إليوت لدية أى اتصالات مع رجل يدعى بودين |
| Yani bu siyahi bir adamın ya yüksek tansiyona sahip olduğu ya da sahip olan birini tanıdığı anlamına gelir. | TED | وهذا يعني أن كل رجل أسود تقريباً لدية إمّا ارتفاع ضغط الدم أو يعرف رجلاً اسوداً يعاني منه. |
| Ve bu önemli çünkü Hanson tabanca tutsaydı elinde kan olmazdı. | Open Subtitles | وهل هذا مهم لأن لو هانسون كان لدية مسدس لن يكون هناك دم |
| Başına büyük darbeler almış. Soluk alıyor, sersemlemiş ama bilinci yerinde. Muhtemelen şokta. | Open Subtitles | لدية جروح قطعية في الرأس ، وهو يتنفس ، ومذهول ، ولكنه واعي ، وربما مصدوم |