| Çin’in daha az seçeneği ve daha fazla mücadele edeceği zorluk var. | TED | الصين لديها خيارات أقل بكثير ولديها مهمة كبيرة أكثر صعوبة. |
| Hâlâ geliştirilmesi gereken birçok alan var, hatta tarama seçeneği olan kanserler için bile ve tabii ki olmayanlar için önemli birçok fayda. | TED | لذلك، لا يزال هناك مجال كبير للتحسين، حتى لأنواع السرطان التي لديها خيارات للفحص، وطبعًا، فوائد جمّة لغير المصابين بالسرطان. |
| Başka seçeneği yoktu. | Open Subtitles | ليس لديها خيارات أصلاً |
| Fazla seçeneği yoktu. | Open Subtitles | لم تكُن لديها خيارات أخرى |
| O sadece... Başka seçeneği yok. | Open Subtitles | هي فقط لا يوجد لديها خيارات |
| Gökyüzü'nün pek seçeneği yok, çok geç olmadan beslenebileceği bir yer bulması gerek. | Open Subtitles | سكاي) ليس لديها خيارات كثيرة) يجب أن تجد مكانًا ما لتأكد قبل فوات الأوان |
| Başka seçeneği yok; | Open Subtitles | ليس لديها خيارات أخرى. |