"لديهم فرصة" - Translation from Arabic to Turkish

    • şansları var
        
    • şansı var
        
    • şansları vardı
        
    • bir fırsatları
        
    • bir şansı olduğuna
        
    • şansları da
        
    • uğraşmalılar
        
    • şansı vardır
        
    Böyle bir hayatın dışına çıkma, okula gitme şansları var. Open Subtitles لديهم فرصة ليتجاوزوا هذا النوع من الحياة للذهاب إلى المدرسة
    Şimdi bundan daha iyisi için bir şansları var ama birisi yapmazsa mümkün olmayacak. Open Subtitles والآن لديهم فرصة في شيء أفضل من ذلك ولكن هذا لن يحدث ما لم يجعله شخص يحدث.
    Ama erkeklerin hâlâ bir şansı var çünkü uygun olsun diye son yarışmamız 51 puan değerinde. Open Subtitles لكن الذكور ما زال لديهم فرصة لأن الحدث الأخير قيمته 51 نقطة
    Bu insanların naqudria ile yararlı birşeler yapmak adına bizim hiçbir zaman olmadığımız kadar çok şansları vardı. Open Subtitles كان علي المغادرة، هؤلاء القوم لديهم فرصة احسن بكثير للإستفادة من النكوادريا أكثر مما لدينا
    Sıfırlamak için bir fırsatları olurdu, veri tabanlarını tekrar oluşturmak için. Open Subtitles سيكون لديهم فرصة لإعادة التعيين إعادة بناء قاعدة بياناتهم
    40.000 belki savaş için kaynak olamaz ama Duverney'i ve Kral'ı Jakobitlerin bir şansı olduğuna ikna edebilir. Open Subtitles أربعون ألف قد لا تكفي لتمويل حرب لكنها قد تكون كفاية لإقناع دوفيرنيه والملك أن اليعاقبة لديهم فرصة
    Ayrıca bunu yapma şansları da yok. Open Subtitles بادئ ذي بدء ، ليس لديهم فرصة حتى لو ..
    Bu demek oluyor ki, yeni yarışmacılarımız Leonard ve Gloria kazanmak istiyorlarsa, çok uğraşmalılar. Open Subtitles و هذا يعني إذ مشتركينا الجدد (ليونارد) و (غلوريا) أتمنا رِبْحهم سيكون لديهم فرصة لنفسهم كذالك
    Ama herkesin kurtulma şansı vardır, değil mi? Open Subtitles لكن الجميع لديهم فرصة للقتال، أليس كذلك ؟
    En azından bu yolla, bir şansları var. Open Subtitles على الأقل بهذه الطريقة، لديهم فرصة
    Ve sonra onlara ödül seçenekler verdik - ilk senaryoda sizlerin yaptığı gibi - yani aslında daha fazla şansları var, ya da kayıpları deneyimleyecekleri parçalar da - aslında sahip olduklarından daha fazlasını alacaklarını düşündüler. TED ثم منحناهم الخيار حين يوجد مكافأت -- كما فعلتم أنتم في السيناريو الأول -- وإذن كانت لديهم فرصة للمزيد، أو حينما كانوا يختبروا الخسارة -- كانوا يعتقدون أنهم سينالوا أكثر مما فعليا حصلوا عليه.
    En azından mutlu olabilmek için bir şansları var. Open Subtitles على الأقل لديهم فرصة للسعادة
    Sizce şansları var mı? Open Subtitles أتعتقد أن لديهم فرصة ؟
    Ne yazık ki diğer adayların kazanma şansı var. Open Subtitles للأسف، بعض زملائي المرشحين لديهم فرصة حقاً بالفوز
    Onların şansı var, senin yok. Open Subtitles هم لديهم فرصة ,لكن انت لاتملك فرصة
    Av ve avcıları tespit etmekte iyi olanlar ve zehirli bitkileri besleyici olanlardan ayırt edebilenlerin yaşama ve üreme konusunda daha iyi şansları vardı. Open Subtitles و من كانوا جيدين في رصدِ الطرائد و المفترسين و التمييز بين النباتات السامة و المغذية كان لديهم فرصة جيدة للعيش و التكاثر.
    - şansları vardı, kaçırdılar. Bu kadar. Open Subtitles كانت لديهم فرصة وقد أضاعوها
    Tek bir fırsatları olduğunu biliyorlardı. Open Subtitles لقد عرفوا ان لديهم فرصة واحدة فقط
    40.000 belki savaş için kaynak olamaz ama Duverney'i ve Kral'ı Jakobitlerin bir şansı olduğuna ikna edebilir. Open Subtitles أربعون ألف قد لا تكفي لتمويل حرب لكنها قد تكون كفاية لإقناع دوفيرنيه والملك أن اليعاقبة لديهم فرصة
    Ayrıca bunu yapma şansları da yok. Open Subtitles بادئ ذي بدء ، ليس لديهم فرصة.
    Bu demek oluyor ki, yeni yarışmacılarımız Leonard ve Gloria kazanmak istiyorlarsa, çok uğraşmalılar. Open Subtitles من متوَسُّط أكثر من 12 الف دولار على كل ربح و هذا يعني إذ مشتركينا الجدد (ليونارد) و (غلوريا) أتمنا رِبْحهم سيكون لديهم فرصة لنفسهم كذالك
    -Herkesin bi şansı vardır Open Subtitles كل الناس لديهم فرصة ليس أنت , ياصديقي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more