| Bu idamı durdurup bir canı kurtarma gücüne sahip. | Open Subtitles | لديه السلطة لإيقاف عملية الاعدام وانقاذ حياة السجين |
| Telefonu açıp durun deme gücüne sahip. | Open Subtitles | لديه السلطة لإجراء اتصالٍ واحدٍ يقول فيه لا. |
| Başkanın özel bölgeler üzerinde bu yetkisi var. Af gerçek. | Open Subtitles | ،هو لديه السلطة الكامله على الأرض فالعفو حقيقي، أنه القانون |
| Adam eyalet sekreterim, bunu yapmaya yetkisi var. Ona ne yapacağını söylemelisiniz. | Open Subtitles | ـ لديه السلطة لفعل ذلك ـ فلتقل له ما يفعله إذاً |
| Tüm toplantılar yasaklandığından, öyle olabileceğini pek sanmıyorum. Tekrar soruyorum,bu kongrenin herhangi bir yasal yönü var mı? | Open Subtitles | جميع المؤتمرات لايمكنني التخيل بإنها تفعل أكرر، هل ذلك المؤتمر لديه السلطة لحل الأزمة ؟ |
| Bu kongrenin herhangi bir yasal yönü var mı? | Open Subtitles | هل ذلك المؤتمر لديه السلطة لحل الأزمة ؟ |
| Telsizin diğer ucuna şartlı teslim olmamı onaylama yetkisi olan birinin gelmesini sağlayın. | Open Subtitles | اجلبوا لي أحداً على الناحية الأخرى من المذياع لديه السلطة للموافقة على... يمكنك تسميتها..."بنود استسلامي المشروط" |
| Başkan Yardımcısı, basın toplantısı yapma yetkisine sahip. | Open Subtitles | نائب الرئيس لديه السلطة لتحديد موعداً للمؤتمرات الصحفية الخاصة به |
| Kim bu hançere sahip olursa, dünyayı yönetmen gücüne sahip olur. | Open Subtitles | (على أن كل من يملك هذا ال ( كريس، ستكون لديه السلطة لحكم العالم. |
| İttifak sözcüsü. Onu yetkisi var. | Open Subtitles | المتحدث بأسم التجمع هو من لديه السلطة |
| Telsizin karşı tarafından, şartlı teslim olma koşullarımı imzalama yetkisi olan birilerini bulun. | Open Subtitles | (هيرمان) اجلبوا لي أحداً على الناحية الأخرى من المذياع لديه السلطة للموافقة على... يمكنك تسميتها..."بنود استسلامي المشروط" |
| Bir adam var. Albay Derricks adında. Bu adam bizimle kontrat imzalama yetkisine sahip tek kişi. | Open Subtitles | ثمة رجل، العقيد (ديريكس) لديه السلطة ليحرر لنا عقداً |