| bir uçağı vardı. Ve de hayvan annesini düşünerek büyüyordu. | Open Subtitles | لديه تلك الطائرةِ الخاصة التي تساعد فراخ الإوز على النمو |
| Langlere uğradım. Oliver'la konuşmak için. Odasında şu bina taslaklarından vardı. | Open Subtitles | وكان لديه تلك اللوحات الزرقاء على مكتبه وقال إنها لمول روستون |
| Çeşitlilik üzerine dayandırılmıştı. Modern dünyada ihtiyacımız olan dayanıklılık vardı. | TED | كان لديه تلك المرونة التي نحتاجها في عالمنا الحديث. |
| Hayır, efendim. Bu adamın kızınıza karşı böyle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لا يا سيدي، هذا الرجل ليس لديه تلك الرغبة في ابنتك |
| Hep büyük planları vardı, ama aptalca, küçük işler yapardı. | Open Subtitles | فهو دائما ما يكون لديه تلك المخططات الكبيرة ولكنه يفشل بسبب إرتكاب أشياء غبية وبسيطة |
| Yemeğini bütün olarak yutma alışkanlığı vardı. | Open Subtitles | كان لديه تلك العادة بإبتلاع طعامه دفعة واحدة |
| Çünkü şimdi üstünde düşününce, o bakışı vardı. Öyle mi? | Open Subtitles | لانني بعد ان فكرت بالأمر، كانت لديه تلك النظره |
| Onun düdüğüyle oynadığımız bir oyunu vardı. | Open Subtitles | لديه تلك اللعبة الصغيرة التي نلعبها بصافرته |
| Beni tamamen susturan tuhaf bir kabiliyeti vardı. | Open Subtitles | لديه تلك المقدرة الغريبة كما لو أنه يفقدنى قدرتى على الكلام |
| Beni tamamen susturan tuhaf bir kabiliyeti vardı. | Open Subtitles | لديه تلك المقدرة الغريبة كما لو أنه يفقدنى قدرتى على الكلام |
| Fikirleri vardı.. | Open Subtitles | لديه تلك الفكرة أنه يسـتطيع أن يتحكم بتلك الاشـياء |
| Ahır sahiplerinden biri beni tanıdı ve aklına bir fikir geldi. | Open Subtitles | و اكتشف أحد المالكين حقيقة شخصيتي و كانت لديه تلك الفكرة |
| Harika bir hayatı olmuştu, dünyanın her yerinde maceralar yaşamıştı. | Open Subtitles | كانت لديه تلك الحياة الرائعة والمغامرات من جميع أنحاء العالم |
| Onunla zorlu bir konuşma yaptı ve hayatına devam etti. | Open Subtitles | لذا كانت لديه تلك المحادثة قاسية ثم تقدم في حياته |
| Çok heyecanlandığında çişi varmış gibi yaptığı bir dans vardır, çok komik. | Open Subtitles | هذا طريف، لديه تلك الرقصة التي يقوم بها عندما يكون متحمسا جدا |
| Tom'un yüzünde hamster'ına yeni bir numara öğrettiği zamanki ifade var. | Open Subtitles | الى رامر جامر للافطار توم لديه تلك النظره عندما يصبح جاد |
| Allah'tan şu küçük motoru var. | Open Subtitles | إنه لشئ رائع إنه لديه تلك الدراجة الصغيرة |
| şu, şaşaalı kaşlarının altında okyanus gibi gözleri gözleri var. | Open Subtitles | إنه لديه تلك العيون الزرقاء بعمق , تحت تلك الحواجب المترفة |
| bir de hep şu kahrolası anahtar hışırtı sesini yapardı. | Open Subtitles | كل مرة رأيته فيها كان يضع منديلاً مُلوناً على وجهه وبالطبع كانت لديه تلك المفاتيح اللعينة التى تُصلصل |