| İç İşleri onu alıp, terörist şüphesiyle deliğe tıkmadan önce bir saati var. Terörist mi? | Open Subtitles | و لديه ساعة واحدة فقط قبل أن تأخذه قوات الأمن و تعتبره ارهابي |
| Her nainsanın kol saati var onları takip etmemize ve hayati değerlerini kontrol etmemize yarayan bir şey. | Open Subtitles | كل لابشري لديه ساعة يد، عبارة عن جهاز اتصال يتعقب موقعه، و علاماته الحيوية، و ما إلى ذلك |
| Bir arkadaşımın da tıpkı böyle bir saati var. | Open Subtitles | صديقي كانت لديه ساعة مماثلة تماماً |
| Kendisinim saati vardı, o söyledi. | Open Subtitles | 45 تماما, كان لديه ساعة,وقد أخبرنى بالوقت , |
| O şeyin 3 bin dolarlık saati vardı. | Open Subtitles | هذا الرجل لديه ساعة قيمتها 3 آلاف دولار |
| 7C'de bir adam var. Bir akıllı saati var. Los Angeles saatine ayarlıyor. | Open Subtitles | 7C هناك رجل في المقعد لديه ساعة ذكية ويقوم بضبطها على توقيت لوس أنجلوس |
| Herkesin iş kartını deldirmek için vuracağı bir iş saati var. | Open Subtitles | كل واحد لديه ساعة معينة ليضرن ضربته... |
| Teslim olmak için bir saati var. | Open Subtitles | لديه ساعة واحدة للاستسلام |