| Ya profilimiz doğruysa ve şüpheli de aynı yanılgıya düştüyse? | Open Subtitles | ماذا لو ان توصيفنا صحيح والجاني لديه نفس سوء الفهم؟ |
| Sürücüde de aynı belirtiler varmış. | Open Subtitles | قال ان هذا السائق كان لديه نفس الأعراض كما بولا غراي وجورج كيرنز |
| "Herman hayvanların ve balıkların kıyımını her gördüğünde hep aynı şeyi düşünürdü: | Open Subtitles | في كثير من الأحيان وكما كان هيرمان قد شهد ذبح الحيوانات والأسماك، كان دائما لديه نفس الفكره: |
| Eminim o da benimle aynı şeyi düşünüyordu. | Open Subtitles | وأنا متأكدة بأنه كانت لديه نفس الأفكار لي |
| Böbrek sorunun ilgisi yok. Aynı semptom kocasında da var. | Open Subtitles | مشاكل الكلي ليست مرتبطة زوجها لديه نفس المشاكل |
| Z ile aynı ayak numarasına ve eldivenlere sahip. | Open Subtitles | حسنا، لديه نفس مقاس الرجل والقفازات مثل الزودياك |
| - Güzel. Ross, dalgalı siyah saçlarını senden almış. | Open Subtitles | روس، لديه نفس ملامحك المموجة |
| Peki, bunu Andre Ricks'e de söyleyeceğim. Eminim o da aynı şekilde hissedecektir. | Open Subtitles | حسناً, سوف آخذ تلك الروح المُخاطرة بالحسبان أنا متأكد من أن لديه نفس الشعور. |
| Burnunu aldığımı söylediğim zaman kafası karışan küçük yeğenim de aynı böyle bakıyordu. | Open Subtitles | لديه نفس النظرة التي تعتري إبن أخي الصغير |
| İkisinde de aynı kadro iki rol oynuyor. | Open Subtitles | كليهما لديه نفس طاقم الممثّلين حيث يلعبون دورين |
| Chingachgook'un görüşleri de aynı. | Open Subtitles | إن تشنجاجوك لديه نفس الرأي حيال الهجوم |
| Fingerlin de aynı rüyayı... | Open Subtitles | فينجر لينج كان لديه نفس الحلم عن ـــ |
| İlk olarak farkederdiniz ki birileri de sizinkiyle aynı şeyi ya da çok benzer bir şeyi, listesine yazmış.. | TED | عند نقطة معينة ، سوف تدركون أن شخصا لديه نفس الشيء بالضبط ، وهذا التقاطع الاول او شيء على القائمة متشابهٌ جداً مع شيء في القائمة الخاصة بك. |
| Sanırım herkes aynı şeyi düşünmüş. | Open Subtitles | .اخمن أن الجميع لديه نفس الفكرة |
| Mekanı sürekli gözleyecek ve Tommy'nin de aynı şeyi düşünmediğinden emin olacak. | Open Subtitles | والذي سيراقب المكان (ليتأكد من أن (تومّي ليست لديه نفس الفكرة |
| Ve Mike da sisteminde aynı şeyi taşıyor. | Open Subtitles | و (مايك) لديه نفس الشئ في جسده |
| Böbrek sorunun ilgisi yok. Aynı semptom kocasında da var. | Open Subtitles | مشاكل الكلي ليست مرتبطة زوجها لديه نفس المشاكل |
| Neden kurbanların erkek arkadaşlarından birinin de kolunda bu tecavüz ile aynı dövmeden var? | Open Subtitles | لماذا صديق أحد الضحايا لديه نفس الوشم بالضبط على ذراعه مثل هذا المغتصب؟ |
| "Gözlerini senden almış" demiş. | Open Subtitles | تقول أن لديه نفس عيناك |
| Peki, bunu Andre Ricks'e de söyleyeceğim. Eminim o da aynı şekilde hissedecektir. | Open Subtitles | حسناً, سوف آخذ تلك الروح المُخاطرة بالحسبان أنا متأكد من أن لديه نفس الشعور. |