| kırsal çevrede yetişen taze bitkilerden en leziz yemekleri yapıyor | TED | ولكنها تصنع الطعام الاكثر لذة والتي تصنعه من الاعشاب التي تنمو في الريف المحيط بها |
| Bak, sigaraların leziz olduğunu ve sıcak gecelerin serin tercihi olduğunu herkes bilir. | Open Subtitles | اسمعي ، الجميع يعرف أن السجائر هي لذة الحياة والإختيار الأفضل لتمضية ليلة مثيرة |
| Siz kızlar,erkeklere üstünlük sağladığınızda neden zalimce zevk alırsınız bilmiyorum. | Open Subtitles | لاأدري لماذا الفتيات يجدن لذة شيطانية لهزيمة الرجال. |
| Kovalamanın heyecanı, doğru anladın değil mi? | Open Subtitles | إنّها لذة المطاردة فهمتِ ذلك ، أليس كذلك ؟ |
| -Hayır bu bir vibratör. | Open Subtitles | كلا، إنه جهاز لذة |
| Kadının orgazmı, sanki bir batman mağarası gibi. | Open Subtitles | لذة الجماع النسائية أشبه بمأوى الرجل الوطواط |
| Burası asla Delmonico'nun yeri gibi olmaz, ama sabunu kullanırsan yiyeceklerin Lezzeti artar. | Open Subtitles | هذا المكان لن يكون مبهجا ولكن الطعام سيكون اكثر لذة اذا استعملت الصابون |
| Daha az leziz bir şey var mı, pizza gibi ya da hamburger gibi? | Open Subtitles | ،هل عندكم شيء أقل لذة مثل البيتزا أو بعض شطائر البرجر؟ |
| Pembeler daha bir pembe, maviler daha bir mavi... hatta en sevdiğim yemeklerin bile tadı daha leziz. | Open Subtitles | اللون الوردي اصبح وردياً اكثر ... والازرق اكثر زراقاً وحتى طعامي المفضل اصبح اكثر لذة |
| Her şeyi daha leziz bir hâle getiren de bu dalavereler zaten. | Open Subtitles | هذه الحيلة ما تجعل للأمر أكثر لذة |
| - Daha leziz mi? | Open Subtitles | اكثر لذة ؟ |
| Ama zevk önemlidir ve kadının orgazm olması da buna yardımcı olur. | Open Subtitles | لكن السرور مهم وهو يساعد إذا كان لدى الإمرأة لذة الأجماع |
| Yani bu durumu değiştirmenin tek yolu istediğim şeyi bana hemen söyle, ve senden zevk çıkarmamı engelle. | Open Subtitles | لذا مخرجك الوحيد من هذه الوضعية أن تخبرني بما اريد معرفته الان وتحرمني لذة انتزاعه منك |
| Bana zevk verdiğini düşünmüyorsun, değil mi? | Open Subtitles | . لا تظني أن ذلك يعطيني متعة أو لذة |
| Kovalamanın heyecanı bu değil mi? | Open Subtitles | إنّها لذة المطاردة ، أليس كذلك ؟ |
| Nasıl hissettirdiğini unutmuşum. Bu kadar heyecanı. | Open Subtitles | لقد نسيتُ ذلك الشعور لذة كل هذا |
| Hayatının en büyük heyecanı bu. | Open Subtitles | أكبر لذة حياته. |
| -Kuaför ve vibratör. | Open Subtitles | شعر وجهاز لذة |
| Bilmiyoruz çünkü erkeğe göre seks bir araba kazası ve kadının orgazmı sorulduğunda: | Open Subtitles | لا نعرف، لأنه بالنسبة إلى الرجال، الجنس أشبه بحادث سير، وتمييز لذة الجماع النسائية مثل السؤال: |
| Lezzeti daha az sihirli olan. | Open Subtitles | . أقل لذة سحرياً |
| Sana birşey soracağım, biz çıkarken hiç orgazm oldun mu? | Open Subtitles | أردت أن أطرح عليك سؤالاً، عندما كنا نتواعد، هل شعرت بأية لذة جماع؟ |