| Katherine istediği gibi döşedi burayı. | Open Subtitles | لقد نظمت كاترين هذا المكان وفقاً لرغبتها. |
| Tom'u istediği şekle sokmanın yolunu aramakla meşguldü. | Open Subtitles | كانت مشغوله جدا ، بالتفكير كيف تجعل توم ينحني لرغبتها |
| Beleşçi bir kocadan sonra iyi bir şeyler istediği için onu suçlayamazsınız. | Open Subtitles | بعد معاناتها مع زوجها، لا يمكنكَ إنتقادها لرغبتها بوجبة جيّدة |
| Bir diva istediğinden daha azıyla yetinmez ve istediği için de mazeretler bulmaz. | Open Subtitles | المغنّية الجريئة لا ترضي بأقل ما تريد، وهي لا تعتذر لرغبتها في شيء ما. |
| Hepsi bir çan istediği için. Hiç bu kadar delice bir şey görmemiştim. | Open Subtitles | كل هذا لرغبتها في جرس، ما سمعت شيئًا بهذا الجنون قبلًا. |
| Herşeyi onun istediği gibi yaparım. | Open Subtitles | أقوم بتنفيذ الأمور وفقاً لرغبتها. إنسعادتها... |