| Belki de sözde sadıcı düğününe gelmeye zahmet etmediği için aklı başından gitmiştir. | Open Subtitles | ربما هو كان مذهول بأن رجله المدعو الرجل الأفضل لم يمكنه أن يهتم بالظهور لزفافه |
| Duke beni düğününe davet etmeseydi nasıl bir acı yaşardım tahmin bile edemiyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أستطيع أن أتخيل حتى الألم الذي كنت أشعر إذا كان ديوك قال لي لم يكن دعيت لزفافه. |
| Beni düğününe davet etmedi ve küçük bir kahpe gibi korkuyor. | Open Subtitles | هو لم يدعوني لزفافه وهو خائف كعاهرة صغيرة |
| Gitti çünkü düğününe katılması gerekiyor. - Tate! | Open Subtitles | لقد رحل لأن عليه الذهاب لزفافه |
| Beni onun düğününe davet edin. | Open Subtitles | قوموا بدعوتي لزفافه |
| Muhtemelen düğününe hazırlanıyordur | Open Subtitles | أظن بأنّه يجهز لزفافه الآن |
| Seni düğününe davet etmek istediğini söyledi, ama Huxley Otelde yapamam dedi. | Open Subtitles | و قد قال أنه كان سيدعوك لزفافه لكن... لم يكونوا يخططوا لإقامته في (هكسلي) |