| Başkasının işi için övgü görmek isteyen ilk sen değilsin. | Open Subtitles | أتعلم، لستَ أوّل معجب ينال الفضل على عمل أحد آخر |
| Tamam, iyi gidiyorsun. En azından yaranı kendin dikmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا بأس، أنتَ تبلي حسناً على الأقل لستَ مضطرّاً لتخيطه بنفسك |
| Ancak aradığım erkek değilsin. Ben de sana göre değilim. | Open Subtitles | لكنّكَ لستَ مثالياً بالنسبة إليّ، ولستُ أظن أنّي مثاليةً لكَ. |
| Affedersiniz ama oraya çıkıp sözler veren ilk kişi siz değilsiniz. | Open Subtitles | معذرة فخامتك لستَ أوّل شخصٍ يقف على المنصّة مُغدِقا إيّانا بالوعود |
| İstemiyorsan gitmek zorunda değilsin. Fikrin değişti diye ayıplayacak değiliz. | Open Subtitles | لستَ مضطرّاً للذهاب ما لم ترغب فلا عيب في التراجع |
| Bence sen insanların düşündüğü kadar da karanlık biri değilsin. | Open Subtitles | أعتقد أنّك لستَ شرّيراً بالقدر الذي تريد أنْ يظنّه الناس |
| Sabah akşam benimle olmak zorunda değilsin gerçi battaniyeye hayır demem. | Open Subtitles | لستَ مضطرًّا لملازمتي وخدمتي، إلّا أنّي لن أعترض إن أعطيتني بطانيّة. |
| Bu evde birilerinin düzenini bozan tek kişi, sen değilsin. | Open Subtitles | لستَ أنت من يعيق حياة أي أحد في هذا المنزل |
| - Tabii. İçine sinmeyen hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | بالطبع، ليس عليك أن تفعل أي شيء لستَ مرتاحا حياله |
| Sen, diğer taraftan, başka biri olmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ،ولكن أنت بالجهة الأخرى لستَ مضطرًا أن تصبح شخصًا بعينه |
| Sen o kadar da büyük değilsin. | Open Subtitles | أعلم بشأن هذا المشروع التجارىّ لستَ كبيراً لهذه الدرجة. |
| - Beni tutuklayamazsın! Sen polis değilsin! - Eskiden öyleydim. | Open Subtitles | ــ لا يمكنكَ القبضُ على أنتَ لستَ شرطياً ــ إعتدتُ أن أكونَ واحداً, هل يُجدى معك ؟ |
| Ben umurlarında olmam, Nicholas. Ölmeme engel olmazlar... Kimseyi tehdit edebilecek durumda değilsin. | Open Subtitles | لا يكترثون لأمري سيدعونني أموت لستَ في موقف لتهدّد أحداً |
| Turuncular. Sen kızılgerdan değilsin. Kumru ya da şahin de değilsin. | Open Subtitles | أنت لستَ عصفور أبو الحناء أو يمامة أو صقر أنتَ حمامة وأنا حمامة |
| Dışarı çıktığında bunu yine yapabilirsin. Çok yaşlı değilsin. | Open Subtitles | ما يزالُ يُمكنكَ ذلك عِندما تخرُج، أنتَ لستَ كبيراً جِداً |
| Yapma Joe. Teşkilatı bırakmak zorunda değilsin ki. | Open Subtitles | بربك يا چو لستَ مضطراً للإستقالة من الشرطة |
| Benden daha iyi değilsin seni beyaz serseri! | Open Subtitles | لستَ أفضلَ مِني أيها الفتى الأبيَض اللَعين |
| Dans etmediğim için üzgün değilsiniz ama, değil mi? | Open Subtitles | لكنكَ لستَ آسفاً لأنني لم أرقص، أليس كذلك؟ |
| Açık arttırmada randevumu alman konusunda mecbur olmadığını bilmeni isterim. | Open Subtitles | أريدكَ أن تعرف أنكَ لستَ مضطراً للمزايدة عليّ في المزاد |
| Buranın yerlisi olamazsın, değil mi? | Open Subtitles | أنت لستَ من السكّان الأصلييّن أليس كذلك ؟ |
| Hazır olmadığın hiçbir şey için seni zorlamayacağız, tamam mı? | Open Subtitles | لن نُجبِرك على القيام بأي شيء لستَ مستعداً له، حسناً؟ |
| Haksiz degilsin. Hicbiri onu hak etmiyor. | Open Subtitles | لستَ مخطئاً، لستَ مخطئاً، لا يستحقها أحد منهما |
| Hayır, olamaz, belki de, bilirsin, belki sandığın kadar iyi bir avukat değilsindir. | Open Subtitles | رُبما يكونُ السَبب، تعلَم أنكَ لستَ مُحامياً ماهراً كما تظُن |
| Sen sandığım kadar ödlek değilmişsin. | Open Subtitles | لستَ مثيرًا للشفقة وجبانًا كما ظننتكَ دائمًا. |
| Yakalansan bile sonuna kadar inkâr etmelisin. Ölene kadar Korkusuzlardan olduğunu söylememelisin. | Open Subtitles | حتى إذا قُبض عليك، تماسك حتى النهاية، قُل بأنك لستَ جُزءًا منا. |
| Aslında, pek de düzenli biri sayılmazsın, öyle değil mi? | Open Subtitles | حسنًا ، أنت لستَ بُمدبّر منزل جيّد ، أليس كذلك ؟ |
| Doğrusu, lisedeyken, bana karşı en zalimce davranan sen değildin. | Open Subtitles | أنت في الحقيقة ، لستَ قاسياً مثلما كنتَ في الثانوية |