| Ben ise bu kadar iyi giden ilişkilere alışık değilim. | Open Subtitles | وأنا لستُ معتاداً على علاقات تسير على ما يرام |
| Bu samimi bire bir olayını alışık değilim anladın mı? | Open Subtitles | أنا لستُ معتاداً على هذهِ اللقاءات الحميمية شخص لشخص ، أتعلم ذلك ؟ |
| Sadece seni birilerinden emir alırken görmeye alışık değilim. | Open Subtitles | أنا فقط لستُ معتاداً أن أراكِ تلقين الأوامر |
| Yemekler yüzünden. O soslara alışık değilim. | Open Subtitles | لستُ معتاداً على كل هذه الصلصات. |
| Seninle alışık olmadığım bir çeşitte sabrın alıştırmasını yaptım. Neden olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم، إستعملتُ معك نوعاً من الصبر لستُ معتاداً عليه، وهل تعرف السبب؟ |
| Seninle alışık olmadığım bir çeşitte sabrın alıştırmasını yaptım. Neden olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم، إستعملتُ معك نوعاً من الصبر لستُ معتاداً عليه، وهل تعرف السبب؟ |
| Doğrudan sorulmasına alışık değilim. | Open Subtitles | لستُ معتاداً أن أُسأل بشكل مباشر |
| Düzgün oturarak çekmeye alışık değilim ben. | Open Subtitles | لستُ معتاداً على الأستنماء جالساً |
| Kusura bakma güne deniz tutması, jet lag ve alkolle başlamaya alışık değilim. | Open Subtitles | -أجل آسف، أنا فقط لستُ معتاداً على بدء نهاري بدوار البحر ورحلات السفر الطويلة وشرب عدّة جرعات من الويكسي |
| İşleri senin yolunla yapmaya alışık değilim. | Open Subtitles | لستُ معتاداً أن أطلب منك طلبات كهذه |
| Ve ben buna alışık değilim. | Open Subtitles | {\pos(192,215)} وأنا لستُ معتاداً... على تصرف الناس بلطف معي. |