| Ben istediğim için burada değilsin, veya sana yer olduğu için gelmedin. | Open Subtitles | أنتِ لستِ هنا '،بسبب أننا نريدك هنا أو لدينا مكان فارغ وأرسلتك إلى هنا |
| Siyah pantolonla kahverengi ayakkabı giyemezsin demek için burada değilsin ya. | Open Subtitles | أنتِ لستِ هنا لتخبريني أني لا أستطيع . إرتداء الأحذية البنية مع البنطلون الأسود |
| Uh, ben sadece, bilirsin, sen genelde bana... ne kadar muhteşem olduğumu söylersin ya ama şu an burada değilsin. | Open Subtitles | الأمر فقط، تعرفين، أنتِفيالعادةمن.. من يخبرني كم أنا عظيم، وأنتِ لستِ هنا. |
| Sadece, hiç burada olmadığını söylüyorum. | Open Subtitles | ما أقوله أنكِ لستِ هنا دوماً مهلاً |
| Bana burada olmadığını söylediler ama seni buldum halacığım! | Open Subtitles | لقد قالو لي أنكِ لستِ هنا ولكني وجدتِك,يا عمتي! |
| Git haydi. Hiç burada değilsin zaten. | Open Subtitles | إذاً اذهبي , أنتِ لستِ هنا علي أي حال |
| Fiziksel olarak burada değilsin. Hiç ısı transfer edemezsin. | Open Subtitles | لستِ هنا فعلاً لا يمكنكِ نقل أيّ حرارة |
| Ama burada değilsin ve benim bir şey denemem gerekiyor. | Open Subtitles | لكنكِ لستِ هنا ويجب أن أجرب شيئاً |
| Neden hâlihazırda bizlere hizmet etmek için burada değilsin? Merhaba millet. | Open Subtitles | كيف جرى أنّكِ لستِ هنا تخدميننا؟ |
| Ama tahmin ediyorum, benim hakkımda konuşmak için burada değilsin. - Tabii, sen... | Open Subtitles | ولكن أنا أعتقد أنك لستِ هنا للتكلم عني |
| Ama tahmin ediyorum, benim hakkımda konuşmak için burada değilsin. - Tabii, sen... | Open Subtitles | ولكن أنا أعتقد أنك لستِ هنا للتكلم عني |
| Havadan sudan konuşmak için burada değilsin. | Open Subtitles | لستِ هنا من أجل حديث عابر |
| Sen burada değilsin, değil mi? | Open Subtitles | لستِ هنا أليس كذلك؟ |
| Gerçekten burada değilsin, değil mi? | Open Subtitles | لستِ هنا فعلاً، أليس كذلك؟ |
| Ailenin intikamı için burada değilsin. | Open Subtitles | أنتِ لستِ هنا من أجلهم |
| Oyuncak kiralamak için burada olmadığını biliyorum, bu yüzden... | Open Subtitles | .. أعلم بأنكِ لستِ هنا للحجز لذا |
| İçimden bir şey New Pittsburgh'u sevmediğin için burada olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | شيئاً يقول لي بأنك لستِ هنا لأنك تحبين (نيو بيتسبرغ). |
| burada olmadığını söylememi istediğini. | Open Subtitles | - أنني يجب أن أقول: أنكِ لستِ هنا . |
| Buraya suçlu hissettiğin ya da yanlış bir şey yaptığın için onu telafi etmeye gelmedin. | Open Subtitles | أنت لستِ هنا لأنك تشعرين بالذنب او أنك فعلتي الأمر الخطأ وتريدين إصلاحه |
| Buraya bana dekorasyon önerileri vermeye gelmedin, değil mi? | Open Subtitles | أخمّن أنّكِ لستِ هنا لتعطيني نصائح في الديكور، أليس كذلك؟ |
| Buraya işim hakkında konuşmaya gelmedin değil mi? | Open Subtitles | ولكنّكِ لستِ هنا للتحدّث عن وظيفتي، صحيح؟ |