| Senden haber almak zorunda değilim, etrafta takılmıycam. | Open Subtitles | لست بحاجة إلى أن أستمع إليك فلن أكون متواجد بالجوار | 
| Her gün size aynı şeyleri öğretmek zorunda değilim. | Open Subtitles | لست بحاجة إلى أن أعلمك الشيء نفسه كل يوم | 
| - Açıklama yapmana gerek yok, Laura. | Open Subtitles | - أنت لست بحاجة إلى أن تقول أيّ شئ، لورا. | 
| Ama... bana karşı rol yapmana gerek yok eğer... rol yapıyorsan. | Open Subtitles | لكن... لست بحاجة إلى أن تتظاهر أمامي إذا... كنت تتظاهر | 
| İletişim duvarları da, söylememe gerek bile yok, internetle, yıkılmaya başladı. | TED | حواجز الإتصالات، لست بحاجة إلى أن أخبركم ، شبكة الإنترنت ، الحواجز قد إنهارت. | 
| Artık bizimle geneleve gelmek zorunda değilsin! | Open Subtitles | الآن أنت لست بحاجة إلى أن تأتي معنا إلى المبغى | 
| Bir şey söylemene gerek yok, Froggy. | Open Subtitles | لست بحاجة إلى أن تقول أيّ شئ، ياضفدع | 
| Bir şey yapmak zorunda değilim. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى أن تفعل أي شيء. | 
| Sana bir şey söylemek zorunda değilim. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى أن أقول لكم أي شيء. | 
| Görmek zorunda değilim. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى أن أراه. | 
| Görmek zorunda değilim. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى أن أراه. | 
| Bana "Savaş Sanatı"'ndan alıntı yapmana gerek yok, baba. | Open Subtitles | لست بحاجة إلى أن تقتبس لي من كتاب (فن الحرب) يا أبي | 
| - Açıklama yapmana gerek yok. | Open Subtitles | - أنت لست بحاجة إلى أن توضح | 
| - Açıklama yapmana gerek yok. | Open Subtitles | - أنت لست بحاجة إلى أن توضح | 
| Canım benim! Sormana gerek bile yok. Acele et, Pauline! | Open Subtitles | أوه ، عزيزتي أنتي لست بحاجة إلى أن تسألي ؟ أسرعي يا بولين | 
| Bunu söylememe gerek bile yok aslında ama arzu edersiniz danışmanlık ücreti şirket tarafından karşılanabilir. | Open Subtitles | أظنّ بأنّني لست بحاجة إلى أن أقول أيّ شئ يا (نيك) لكنّك تعرف أنّ الشركة تدفع للإستشارة إذا أردت ذلك | 
| Bunu söylememe gerek bile yok aslında ama arzu edersiniz danışmanlık ücreti şirket tarafından karşılanabilir. | Open Subtitles | أظن بأنّني لست بحاجة إلى أن (أقول أيّ شئ يا (نيك لكنّك تعرف أن الشركة تدفع للإستشارة إذا أردت ذلك | 
| Sen benim hakkımda bilmek zorunda değilsin, ben de senin hakkında. | Open Subtitles | أنت لست بحاجة إلى أن تعرف شيئا عني ولست بحاجة لأعرف عنك شيئا | 
| İnan bana kim olduğunu saklamak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ثق بي لست بحاجة إلى أن تخفي مـا أنت عليه | 
| Bana artık bunu bildirmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست بحاجة إلى أن تبلغينى بهذا بعد الآن | 
| Bana birşey söylemene gerek yok. | Open Subtitles | . لست بحاجة إلى أن تقولِ شيئاً | 
| - Daha fazla yalan söylemene gerek yok. | Open Subtitles | - أنت لست بحاجة إلى أن تكذب أكثر. | 
| - Bunu söylemene gerek yok. | Open Subtitles | - أنا لست بحاجة إلى أن . |