| Küçük de olsa, Londra'daki bir ev burada büyük bir şey almaya yeter. | Open Subtitles | ومنزل في لندن, حتى لو كان صغيراً ستكفي قيمته لشراء شيء حقيقي هنا |
| Babam, dükkandan hızlıca bir şey almaya giderken beni arabada yalnız bırakmıştı. | TED | والدي تركني وحيداً في السيارة في حين ذهب بسرعة لشراء شيء من المتجر. |
| Siz çocuklar buraya bir şey almaya mı geldiniz? | Open Subtitles | اسمعا , هل أنتما هنا لشراء شيء ما أو .. ماذا ؟ |
| Markete bir şeyler almaya gittim sonra birisi cüzdanımı çaldı, Singham. | Open Subtitles | في الواقع كنت قد ذهبت إلى السوق لشراء شيء .. وشخص سرق حقيبتي، Singham. |
| Bunları Mike ve Kelly gibi kendin için bir şeyler almaya kullanabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك إستخدامها لشراء شيء لك (مثلما فعلوا (مايك) و (كيلي |
| Gidip bir şeyler alın kendinize. | Open Subtitles | فلتذهبا لشراء شيء |
| - bir şey almaya mı gidiyordun yoksa? | Open Subtitles | أو كُنتِ تسيريِن في مكان ما لشراء شيء ما؟ |
| Başka bir şey almaya yeter sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقدت أنه لدينا ما يكفي لشراء شيء أخر. |
| bir şey almaya gelmediysen, ikile hadi. | Open Subtitles | ان لم تأتي لشراء شيء اخرجي |
| Gidip yiyecek bir şeyler alın. | Open Subtitles | اذهبا لشراء شيء تأكلانه |