| Gerçekten çok nazik davranıyorlar. Bana yardım etmeye çalışıyorlar gibi. | Open Subtitles | إنهم حقا لطفاء هناك يبدو أنهم يحبون أن يحاولوا مساعدتى |
| Gerçekten çok nazik davranıyorlar. Bana yardım etmeye çalışıyorlar gibi. | Open Subtitles | إنهم حقا لطفاء هناك يبدو أنهم يحبون أن يحاولوا مساعدتى |
| Yani her zaman insanların iyi ve hoş görebileceğini kabul ediyormuş gibi... | Open Subtitles | لذا أنا نوعا ما دائما افترض أن الناس دائما لطفاء ويستوعبون الأمور |
| Ve olabildiğince genç kalın. Gençliğiniz çabuk geçer. kibar olun. | Open Subtitles | و ظلوا شباب قدر ما تستطيعوا الشباب زائل كونوا لطفاء |
| Gözlüklü adamlar, çok daha kibar, tatlı ve savunmasız oluyor. | Open Subtitles | الرجال الذين يرتدون النظّارات يكونون لطفاء ومسالمون |
| Bir muz için öldürülebilirsin. Ama bunun dışında herşey çok güzel. | Open Subtitles | يمكن أن تصبح مقتولا بسبب موزة لكن غير هذا فهم لطفاء |
| - Baş belası olabilirler ama çok tatlılar. - Evet. | Open Subtitles | حسنا، هم قد يكونون صعبوا المنال، لكنّهم لطفاء جدا |
| Bir saniye sevimli masum gençler, bir dakikalığına arkanı dönünce... | Open Subtitles | بلحضة واحده يكونون صغار و لطفاء ...ثم تستدير لبرهة و |
| Uçuk zekalılara karşı nazik olmalısınız. | TED | عليكم أن تكونوا لطفاء تجاه العباقرة المعقدين |
| Yani eğer yardıma ihtiyacı olan birini tanırsanız, korkmuş birini tanırsanız onlara karşı nazik olun. | TED | لذلك، إذا عرفتم شخصًا ما بحاجة إلى مساعدة، إذا عرفتم شخصًا ما خائفًا للغاية، كونوا لطفاء معهم. |
| İnsanlar öldükten sonra onlara ne kadar nazik davranıyorlar. | Open Subtitles | من المضحك كيف يصبح الناس لطفاء معك عندما تموت. |
| Çok hoş karşıladılar. Koca bir paspas ve kurabiye getirdiler. | Open Subtitles | كانوا لطفاء مع الموضوع، جلبوا ممسحَة كبيرة و ثم بسكويت |
| hoş çocuklar var. Parti var. Anneciğin resmi duvara asılmış. | Open Subtitles | اطفال لطفاء, حفلات لوحة للأم هناك على الحائط |
| kibar amcaların bizi ziyaret edeceğini, hediyeler vereceğini, gezmeye götüreceğini söylediler. | Open Subtitles | كان هناك رجال لطفاء يأتون لزيارتنا، ويعطوننا الهدايا، ويأخذوننا في رحلات |
| Ne zaman bana kibar davransalar, bu kibarlıktan sonra gelecek en kötü senaryoyu düşündüm. | TED | كلما كانوا لطفاء معي، اعتقدت أن الأمر الأسوء ينتظرني بعد كل هذه اللطف. |
| İstihbarat, ordu, tatlı kırmızı bereliler. | Open Subtitles | رجال مخابرات عسكرية لطفاء يرتدون قلنسوات حمراء |
| İkiniz de çok tatlı insanlara benziyorsunuz | Open Subtitles | أنتما الأثنان تبدون مثل أشخاص لطفاء يمرون بأسوأ فترات حياتهم. |
| Çocuklar bu kadar güzel olunca, devamını da getiriyorsunuz tabii. | Open Subtitles | أجل يالهم من أطفال لطفاء لا يمكنك أن تكتفي بذلك |
| Bir bakmışsın tatlılar, sonra bir bakmışsın kaçıyorlar ya da Peter ya da adı her neyse onunla randevudalar ve senden seks kıyafeti tavsiyesi istiyorlar. | Open Subtitles | لا في لحظة هم لطفاء في اللحظة التالية يجن جنونهم او يذهبون في موعد مع بيتر |
| Sakin, mütevazı... hatta sevimli insanlardı. | Open Subtitles | كلهم إتسموا بالهدوء والتواضع بل لطفاء .. |
| Onlar doktorlar. şirin doktorlar. Doktorların şirin olanları. | Open Subtitles | إنه اطباء اطباء لطفاء اطباء يكونون لطفاء |
| Bazen hayaletler çok iyidir. | Open Subtitles | أحياناً قد يكونوا الأشباح لطفاء وأحياناً يكونوا ازعاج كامل |
| Yine de sevimliler. Biraz tuhaflar ama sevimliler. | Open Subtitles | اعتقد انهم لطفاء غريبي الشكل قليلا ولكن لطفاء |
| Çok naziksiniz ama gidip Rebecca'ya bir jet-ski alacağım. Belki bu sayede geri döner. | Open Subtitles | أنتم لطفاء يا رفاق، ولكني سأشتري لها مزلجة مائية وأرى إن كان هذا سيعيدها إليَّ |
| Biraz olsun Ross'u düşünmeyi bırakırsan her yerde harika erkeklerin olduğunu fark edersin. | Open Subtitles | إن توقف عن التفكير بـ روس قليلا ستجدين رجالا لطفاء فى كل مكان |
| O kadar güzeller ki anne, cidden. | Open Subtitles | لــكنهم جـداً لطفــاء , حقـاً لطفاء |
| Parti çok sıkıcı, yakışıklı erkekler de yok. | Open Subtitles | هذا الحفلة مملّة جدا و ليس هناك رجال لطفاء هنا |
| Bakın, ikizler. Selam, çocuklar. Çok şirinler. | Open Subtitles | انظرو توأم إنهم لطفاء |