| Şimdi bana güvenmemek için hiç iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | سيكون هذا وقتاً سيئاً جداً لعدم الثقة بي |
| Ona güvenmemek için hiç bir nedeni yok. | Open Subtitles | وقالت انها تريد لدينا أي سبب لعدم الثقة به. |
| Sarah, sana güvenmemek için bir sürü nedenim var. | Open Subtitles | ,لدي الكثير من الاسباب لعدم الثقة بكي |
| Eğer üzüntüsünün her aşamasında yanında olamazsan, dünyaya güvenmemesi için bir neden daha olacaksın. | Open Subtitles | ومالم تكن أنت متواجداً معها دائماً في كل مراحل حزنها فستكون سبباً آخر يدفعها لعدم الثقة بأي شخص في العالم |
| Başkan'ın bana güvenmemesi için hiçbir neden yok. | Open Subtitles | لا يوجد أي سبب لدى الرئيس لعدم الثقة بي |
| Ona güvenmemem için hiçbir sebep vermedi bana. | Open Subtitles | لم يمنحني سببا لعدم الثقة به أبدا |
| Topluluğunda olmamış olabilirim ama sana hiç bana güvenmemen için bir neden vermedim. | Open Subtitles | ربما لم اكن في دائرتكَ لكنني لم اعطكَ سبباً لعدم الثقة بي |
| Korsanlara güvenmemek için gerekçelerim vardı. | Open Subtitles | وبما أن لدي سبباً لعدم الثقة بالقراصنة |
| Bana güvenmemek için bir nedenin var mı? | Open Subtitles | ألديك أي مبرر لعدم الثقة بي ؟ |
| Oliver'a güvenmemek için nedenlerim var ama sen de mi? | Open Subtitles | لدي دواعي لعدم الثقة بـ(أوليفر)، لكن أنت؟ |
| İkimizin de tanıdığı ve güvenmemek için türlü sebeplerimizin olduğu biri Cheng Zhi. | Open Subtitles | شخص كلانا يعرفه ونملك كلّ الأسباب لعدم الثقة به... (تشانغ تزي). |
| Bana güvenmemesi için bir sebep yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديه سبب لعدم الثقة بي |
| Sana güvenmemem için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي سبب لعدم الثقة بكم. |
| - güvenmemen için çok sebep var ama güvenmek zorunda olduğun da bir ikna edici neden var. | Open Subtitles | حسناً، هناك العديد من الاسباب التي تدعوكَ لعدم الثقة بي و هناك سبب وحيد مقنع للثقة |
| Bana güvenmemen için birçok nedenin olduğunu biliyorum Burke. | Open Subtitles | أفهم أنّ لديك أسباب عديدة لعدم الثقة بي الآن يا (بيرك). |