| Bunun için katılabildiğim her kulübe katıldım. | Open Subtitles | لعمل ذلك , انضممت إلى كل نادي استطعت الإنضمام اليه |
| Madem Bunun için memleketime gidemiyorum. | Open Subtitles | ,هل تعلمون, اذا لم استطع ان اكون في المنزل لعمل ذلك |
| bir milyon ölümü engelleyebiliyorsunuz. Bu çok dikkat çekici. Fakat şimdiye kadar, ağaçları kesmeden Bunu yapmanın bir yolu yoktu. | TED | كوقود للطهي. هذا شيء جدير بالاهتمام. ولكن الى هذا الحين, ليس هناك طريقة لعمل ذلك دون قطع الأشجار. |
| Bana yardım etmek istemeni anlıyorum, ama Bunu yapmanın yolu bu değil. | Open Subtitles | أنا أقدر محاولتك لمساعدتي و لكن هذة ليست الطريقة لعمل ذلك |
| Bunu yapmak için yüksek ısıya dayanıklı kırmızı silikon kullandık. | TED | استخدمنا سيلكون احمر يتحمل الحرارة العالية لعمل ذلك |
| Ama biz yine de bu makinenin hastanelere koyabileceğimiz en etkili ve güvenli makine olduğundan emin olmak istiyoruz. Bunu yapmak için de üniversiteler | TED | لكن مازلنا نريد أن نكون على يقين أن هذا الجهاز هو الأكثر فعالية بحيث يمكن وضعه في المستشفيات. لعمل ذلك أقمنا العديد من الشراكات |
| Bazen Bunu yapmaya mecbur kalmanız gerekir. | Open Subtitles | أحيانا يجب أن يتم إجبارك لعمل ذلك. |
| Çünkü deve kuşunu hareketsiz tutman gerekiyor ve kimse Bunun için gönüllü olmak istemez. | Open Subtitles | لأنه يجب أن تبقي النعامة هادئة ولا أحد سيتطوع لعمل ذلك |
| Korkutucu ablanla zıt düşmekten o kadar korkuyorsun ki Bunun için beni kullanıyorsun. | Open Subtitles | حسنا، أنتِ خائف من مواجهة أختك الكبرى المخيفة، لذا تستخدمني لعمل ذلك. |
| - Bunun için üstlerimden biriyle konuşmalıyım. | Open Subtitles | لكن, لعمل ذلك عليّ أن أخبر أحدا بذلك |
| Eğer Bunun için adam sürmek, adam ayıklamak gerekirse bil ki çekinmeyeceğim. | Open Subtitles | لأنه إذا كان هذا يعني بأنّني سأضطر لأن ...أحوّل أو أخفض رتب الناس لعمل ذلك |
| Bunun için zamanımız yok. | Open Subtitles | لكننا لا نملك هذا الوقت لعمل ذلك |
| Bunun için de elimi içeri sokmam gerekiyor. | Open Subtitles | لعمل ذلك ،سيكون علي وضع يدي داخلكِ. |
| Bunu yapmanın tek yolu da saatleri ve hayatını ondan almak. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لعمل ذلك هى اخذ ساعاتِة وحياتة |
| Ve ayrıca içinde yağ varken olduğu kadar lezzetli olmak zorunda, Bunu yapmanın en iyi yolu da şeker kullanmaktan geçiyor. | Open Subtitles | ويجب ان يكون المذاق جيد مثلما كان مع الدهون وأفضل طريقة لعمل ذلك هو عن طريق استخدام السكر |
| Bunu yapmanın güzel bir yolu mu var sandın? | Open Subtitles | هل تظنين أن هناك طريقة لطيفة لعمل ذلك |
| Ama Bunu yapmanın yollarını düşüneceğim. | Open Subtitles | لكن سأفكّر ببعض الطرق لعمل ذلك. |
| Bunu yapmak için psikolojik güvene ihtiyaç duyarsınız. | TED | يجب أن نحصل على الأمان النفسي لعمل ذلك. |
| Bunu yapmak zorunda kaldığım için üzgünüm... ama bununla yüzleşmek zorundaydın, ve... şey, bu olmadan oraya gidemezdin, değil mi? | Open Subtitles | أنا آسفة أنني اضطررت لعمل ذلك لكن كان يجب أن تواجهي الأمر و.. |
| Güvenilir berraklığıyla IMAX kamerasının Bunu yapmak için en iyi yol olduğunu biliyorduk. | Open Subtitles | عرفنا آلة تصوير ماكس مع الوضوح العالي كانت أفضل طريقة لعمل ذلك |
| Bunu yapmaya hazırım. | Open Subtitles | ال10% التي تخصك. أنا مستعد لعمل ذلك. |
| Aslında kirli bir iş ve ben de bunu yapmayı seviyorum. | Open Subtitles | حسنا أنت تعرف ما أود قوله انه شغل قذر وانا سعيدة لعمل ذلك |