"لعينيه" - Translation from Arabic to Turkish

• gözlerinin
• gözlerine
• Gözlerini

Acı çekmesi için bunları sorarken gözlerinin içine bak.
انظر لعينيه اثناء سؤاله لأنه سيبدى المعاناه

Ve iki gün önce sen onun gözlerinin içine baktın ve bizim için yaptığı her şey için teşekkür ettin.
وأنت نظرت لعينيه قبل يومين وشكرتهُ على كلّ شيء فعلهُ لأجلنا

Beni öldürmeye geldiğinde gözlerine bakamadım.
وعندما جاء ليقتلنى لم أستطع أن أنظر لعينيه

Amy, gözlere bakma. Herhangi bir yere bak ama gözlerine bakma.
الأعين لا يا إيمي، أنظري للملاك، لكن لا تنظري لعينيه

Doğanın sırrı kişinin kendi Gözlerini kullanmayı öğrenmesinde.
السر في دراسة الطبيعة يكمن في كيفية استخدام الإنسان لعينيه.

Gözlerini yaptırır. 28 yaşında biri ile evlenir.
يجري عملية لعينيه يتزوج فتاة في 28 من عمرها، تعلمين

Ürkütücü olabilir. gözlerinin içine bak.
يمكن ان يكون مخيفاً انظر لعينيه

Ne yapıyordu? gözlerinin altına kalem mi çekiyordu?
ماذا، هل كان يضع كحلاًَ لعينيه ؟

Washington'u aramadan önce, onunla tanışma, elini sıkmak, gözlerinin içine bakıp, nasıl bir adam olduğunu görmek istiyorum.
"قبل أن أذهب إلى " واشنطن أريد أن ألتقي به و أصافحه أنظر لعينيه وأرى أي نوع من الرجل هو

gözlerinin ferini geri ver!
أرجع النور لعينيه

gözlerinin içine bakmalıyım.
علي أن أنظر لعينيه.

gözlerinin içine bakabilecekleri biriyle.
شخص يمكن ان ينظروا لعينيه

Yani, eğer sen aynı şeyi söyleyemiyorsan gözlerine bak ve bunu söyle ya da oyun oynamayı bırak.
لذا اذا كنتِ تعلمين من تحبي وماذا تريدي انظري لعينيه وأخبريه بهذا وتوقفي عن اللعب

Eğer onu görmeye gitmezsem gözlerine bakamam ve yalanda söyleyemem.
لن استطيع النظر لعينيه والكذب عليه إذا لم أره

gözlerine baktığımda sanki şeytanla yüzleşmişim gibiydi.
عندما تطلعت لعينيه شعرت، وكأنّيرأيتالشيطانبعينه.

gözlerine bakmaman gerektiğini biliyorsun.
تعرفين . أنك لست من المفترض أن تنظري لعينيه

Tanrım, gözlerine bakın. Sararmış.
يا الهي يا جماعة انظروا لعينيه

Birisi ile tanışırken gözlerine bakmalı ve elini sıkmalısın.
حينما تقابل شخصاً انظر لعينيه وصافحه

Gözlerini kargalar gagalar
بالإضافة لمهاجمة الغربان لعينيه

Gözlerini gözlerinden hiç ayırma.
مهما حدث, فقط واصل النظر لعينيه .

Gözlerini mi işaret etti?
هل كان يشير لعينيه