Bizim durumumuzda, engelli insanları engelsiz insanların çıkarı için nesneleştiriyoruz. | TED | لهذا في هذه الحالة، نحن نجسد المعاقين لفائدة غير المعاقين. |
Bu gerçekten azdan çok varetmenin daha fazla insan için yapılması çünkü bunların hepsi artık uygun fiyatlı tedaviler. | TED | هذا هو حقا الحصول على أكثر من أقل لفائدة الناس أكثر وأكثر لأن أسعار هذه العلاجات كلها معقولة الآن. |
Dr. Rafil Dhafir gibi insanları içeriyor ki, Irak üzerindeki ekonomik yaptırımları çocuklar için medikal destek göndererek ihlal etmiş birisi. | TED | تشمل هذه الفئة أناس أمثال الدكتور رافيل ظافر، الذي انتهك العقوبات الاقتصادية في العراق بإرسال الإمدادات الطبية لفائدة الأطفال الموجودين هناك. |
Her sene öğrencilerim en fakir, en muhtaç, en ihtiyacı olan aileler için yiyecek toplar. | Open Subtitles | كلّ عام، يقوم تلاميذي بجمع الطعام لفائدة المحتاجين لتقديمها للعائلات التي ينخرها الفقر |
tanık koruma programı için bağış kayıtları buldum. | Open Subtitles | تحصّلت على أموالٍ لفائدة برنامج حماية الشهود |
Bir uçak satın alma gücümüz olmadığı için değerli zamanımın ziyan olmasını istemiyor, o kadar. | Open Subtitles | إنه فقط يقول أنه مضيعة لفائدة وقتي. لكي أقوم بشراء طائرة. |
Birini, daha önemli bir şey için kaybedeceksek, kaybederiz. | Open Subtitles | لابد لأن نخسر شخصاً لفائدة أعظم. وسنفعل. |
Ama bazen anlaşma her iki tarafın faydası için değiştirilebilir. | Open Subtitles | أحيانا الصفقة قد يتم تحسينها لفائدة كلا الطرفين |
En derin duygu ve ve kişisel düşüncelerini sayfaya döküp başkalarının eğlencesi için, analiz etsin, incelesin diye ortaya dökerek ödülleri aldığın bir durumda belki de kendi özelini yeterince açmışsındır. | TED | فأنت تكافأ مقابل الكشف عن عميق أفكارك مشاعرك الخاصة على الورق في سبيل الترفيه عن الآخرين، بغرض التحليل و التمحيص لفائدة الغير، وربما تتخلى عن جزء كافٍ من خصوصيتك. |
Sahil güvenlik için çalıştım, bir B.M iyi niyet elçisi ilan edildim. | TED | عملت لفائدة خفر السواحل، كنت سفير النوايا الحسنة للأمم المتحدة . |
O bir de şunu dedi, "Ben herkesin yararı için yapılmış bütün bilimsel buluşları takdir ederim." | TED | وقال أيضا : "انا اثمن كل اختراع علمي هو لفائدة للجميع." |
Ve yılın en büyük bağışının arifesinde bu bizim için büyük bir fedakarlık olur. | Open Subtitles | والمغزي بهذا انه لديّنا أكبر عرضٌ لفائدة السنوية! أعتذر |
Ama, iyi bir sebep için, değil mi? Evet. | Open Subtitles | لكن لفائدة كبيرة ، صحيح ؟ |
Bu görüm için fazla geldi. | Open Subtitles | يا لفائدة تلك الرؤية |
Dr. Megan Hunt Penn Hill Tıp Fakültesi misafirleri yararı için harici inceleme yapıyor. | Open Subtitles | الدكتورة (ميغان هنت) تقوم بأجراء فحص خارجي لفائدة ضيوفنا |
Angmar'ın Büyücü Kralı için yapılmıştı. | Open Subtitles | "صُنع لفائدة الملك الساحر في "أنغمار {\cH00F6FF}الملك الساحر: واحد من ملوك] {\cH00F6FF}البشر التسعة الذين سيطرت عليهم خواتم {\cH00F6FF}[القوة ليكونوا من أتباع ساورون وهو من طعن فرودو |
Milyonlarca insan, tıbbi araştırmacıların protein katlanması sorununu çözebilmesi için bilgisayarlarını kullanmadıkları zaman internet üzerinden bağlanarak süper-bilgisayar kolektifleri yaratılmasına katkıda bulundular. Bu Stanford'daki Folding at Home adlı program. Kodları kırmak için. Uzayda yaşam aramak için. | TED | وقد ساهمت الملايين من الناس بحواسيبهم عندما لا تكون في حالة استخدام لربطها معا من خلال شبكة الانترنت لإجراء حوسبة فائقة مشتركة تساهم في حل مشكلة تجميع البروتين لفائدة الباحثين الطبيين. يدعى هذا برنامج "Folding at Home" التّابع لجامعة ستانفورد. وفك الرموز. للبحث عن آثار للحياة في الفضاء الخارجي. |
Hatta tanık koruma programına para bulmak için; hukukçularımızla, delge Watkins ve diğerleri ile bir ekip bile oluşturduk. | Open Subtitles | حتى أني نسّقتُ مع قيادات ...المجلس التشريعي ...مثل النائب (واتكينز) وآخرين للحصول على تمويلات لفائدة نظام حماية الشهود |
Sırf Jersey için neredeyse 30 milyon dolar. | Open Subtitles | زهاء 30 مليون لفائدة (نيو جيرزي) وحدها |
Burada olması Eddie için iyi olacak. | Open Subtitles | سيكون لفائدة (أدي) وجودها هنا. |