| Tek söylediği, istasyondan bir kadın aldığı ve onu göldeki otele götürdüğü. | Open Subtitles | كل ما قاله هو أنه أقل امرأة من المحطة وأخذها لفندق البحيرة |
| Bugün otele yaşlı bir kadın getirdiniz mi? | Open Subtitles | لقد أحضرت سيدة عجوز اليوم لفندق البحيرة ؟ |
| Ben olmasam, Hareket'i, o kızı bir otel odasında ayartmak için kullanıyor olacaktın. | Open Subtitles | لولاي لكنت استعملت الصليب لإغرائها لفندق قريب الآن |
| Hayır, teşekkürler. Windsor Oteli'ne gidiyorum. | Open Subtitles | شكرا , لا داعى لذلك فأنا ذاهبة لفندق وندسور |
| Saçlarını sarıya boyatmış, otelin varisi olan bir kadın vardı. | Open Subtitles | إذن, فقد كان هناك وريثة لفندق صبغت شعرها باللون الأصفر |
| Dandik bir seks oteline gitmeyeceğim. Yarın nöbete kalıyorum. | Open Subtitles | انا لن اذهب لفندق جنسي رخيص لدي عمل غداً |
| "1963'te, polis katili izledi Cloverwood Daireleri adında bir konut otele kadar. | Open Subtitles | في عام 1963 تعقبت الشرطة القاتل.. لفندق سكنى كان يُدعى "شقق كلفورود" |
| Ama bir adamla otele gitmek, benim için önemli mesela. | Open Subtitles | لكن الذهاب لفندق مع رجل أمر كبير بالنسبة لي |
| O zaman, bir otele gidebilir. Çünkü evime girmesine izin vermiyorum. | Open Subtitles | حسناً، يمكنه الذهاب لفندق لكن غير مسموح له بدخول منزلي |
| -O zaman Jake'i bir kaç günlüğüne bir otele götür. Çünkü bu kız ikimizden biri ölene dek buradan gitmeyecek. | Open Subtitles | حسناً، يستحسن أن تأخذه لفندق لبضع أيام لأن تلك الفتاة لن ترحل إلا بموت أحدنا |
| Sabahın erken saatlerinde yolculuklarını tamamlamış ve Juan Antonio'nun onlar için seçtiği otele gelmişlerdi. | Open Subtitles | عند الصباح كانهوا قد وصلوا لمقصدهم و دخلوا لفندق كان قد اختاره خوان انطونيو |
| Şu kredi kartını al ve onu otele falan götür. | Open Subtitles | خذ بطاقتي الإئتمانية, وخذها لفندق أو أي شيء. |
| Merhaba, ben Harry Longthorne. Lake Victoria otel'in genel müdürü. | Open Subtitles | مرحبا , انا هارى لونج ثورن المدير العام لفندق بحيره فيكتوريا |
| Bir adam kız arkadaşını bir otel odasına getiremez mi... | Open Subtitles | ألا يمكن أن يحضر رجل صديقته لفندق لـ... . ـ |
| Cebinden sekiz dolar ve bir otel odası anahtarı çıktı. Kimlik yok. | Open Subtitles | كل ما كان لديه هو 8 دولارات ومفتاح لغرفة طويلة الأمد لفندق في وسط المدينة، بدون هوية |
| Şimdi karşınızda Tangiers Oteli kumarhanesinin yeni eğlence müdürü... | Open Subtitles | و الآن سيداتي سادتي,المدير الجديد للبرامج الترفيهية لفندق و كازينو طنجة |
| Washington'daki Grand Hyatt Oteli'nin balo salonundan canlı yayındayız. | Open Subtitles | ننقل لكم على الهواء مباشرة من القاعة الرئيسية لفندق جراند حياة واشنطن |
| sen hemen sinirlendin, ben otelin adini anar anmaz. | Open Subtitles | كيف يمكنك ان تحضرى هاسون لفندق مثل ذالك؟ |
| Bay Robert'ın oteline. Eğer ararsa, 2:00'de orda olacağımı söyleyin. | Open Subtitles | لفندق السيد (روبرت) إذا اتصل، سأكون هناك عند الساعة 2 |
| Seni bir motele yerleştireceğim. Baştan başlayacağız. | Open Subtitles | أما الآن سآخذك لفندق صغير سنستعرض الأحداث منذ البداية |
| Benim için Başkan 5 yıldızlı otelde hediye kuponu kazanmak gibi. | Open Subtitles | بالنسبة لي، الرئيس مثل الفوز بجائزة لفندق 5 نجوم |
| Aslında Grand Hotel'e uğrayıp bir kadeh içmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | الحقيقة يجب أن أدخل لفندق الجراند لاحتسي شرابًا |