| Ancak Çin, Vietnam ve eski Sovyet ülkelerine bakacak olursanız, burada işlerin daha karmaşık olduğunu görürsünüz. | TED | ولكنك لو نظرت للصين، لفيتنام ولعدد من دول الإتحاد السوفيتي السابق، ما يحدث هناك هو أكثر إشكالية. |
| Senatör Maxwell Porter, ABD Vietnam heyet başkanı... | Open Subtitles | سيناتور ماكسويل بورتر رئيس الوفد الامريكي لفيتنام |
| İlk olarak Kuzeyli oğlanların Vietnam'a gönderildiğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أن الشماليين هم أول من يذهب لفيتنام |
| Vietnam'a gidenlerin, sonradan ateş etmekten zevk aldığını duymuştum. | Open Subtitles | سمعت من الجنود الذين ذهبوا لفيتنام بأن الأمر أعجبهم فيما بعد |
| O adam elini sürdüğü her şeyi batırdı seçimleri garantiye aldı ve bizi Vietnam batağına sürükledi. | Open Subtitles | ذاك الرجل، لقد ضاجع أي شيء يتحرك زوّر الإنتخابات وأخذنا لفيتنام |
| Asla Vietnam'a gidilmeyecek. Seni seviyorum. | Open Subtitles | لا تذهب ابدا لفيتنام ، احب ذلك حسنا ، نعم ، لعبة جيدة |
| Sizin Vietnam için çalışan CIA ajanları olduğunuzu söylüyor. | Open Subtitles | يقول بأنّك عميل سي آي ايه تعمل لفيتنام |
| Birçoğunuz Vietnam'a gidecek. | Open Subtitles | معظمكم سيذهب لفيتنام |
| Vietnam'a yeniden hayat verdiniz. Efendim? | Open Subtitles | انت أعدت الحياة لفيتنام سيدي |
| Bu, Vietnam'da kullanılan bir silaha benziyor. - Vietnam'da değilsin, Cartman! | Open Subtitles | - يالشلاخ انت ما رحت لفيتنام |
| - Vietnam'a geri döndüğünü sanacak. | Open Subtitles | ستظن ليلي أنها عادت لفيتنام! |
| - Vietnam'a ait. - Vietnam? | Open Subtitles | -إنها تابع (لفيتنام ) |
| Vietnam'a yaklaşıyoruz. | Open Subtitles | نقترب لفيتنام |
| Kahrolası Vietnam. | Open Subtitles | تباً "لفيتنام |