| Benim ülkem Fransa gibi pek çok ülkede üretimin bir geleceği olmadığını çocuklarımıza söyledik. | TED | في معظم الدول، كما هو الحال في بلدي فرنسا لقد أخبرنا أطفالنا بأن التصنيع لا مستقبل له |
| Memurlara o zaman da söyledik, önemli bir şey değildi. | Open Subtitles | لقد أخبرنا رجال الشرطة حينها,أنه لم يكن أي شيئاً |
| Nerede olduğunu bilmediğimizi savcılara söyledik zaten. | Open Subtitles | لا، لقد أخبرنا المدعي العام بأننا لانعلم أين هو |
| Yardımcınızla irtibata geçmemeniz ne acınası. Burada olduğunuzu söylemişti. | Open Subtitles | آلم تتصل بمساعدك ، لقد أخبرنا بأنك كنت هنا. |
| Tüm buğday ürünlerinin sağlıklı olduğunu söylemiştik. | Open Subtitles | لقد أخبرنا الناس أن الخبز كامل القمح صحي |
| - Alarm şirketine de söyledik, yanlış alarm. | Open Subtitles | لقد أخبرنا شركة الإنذارات بالفعل أنه إنذار خاطئ.. |
| Yaptığı sapıklıklara devam ederse onu aramızda görmek istediğimizi söyledik. | Open Subtitles | لقد أخبرنا ذلك المُختل أنه غير مرحب به في الجمعية إذا لم يصمت. |
| Basına tatbikat sonucu kaza oluştuğunu söyledik. | Open Subtitles | لقد أخبرنا الصحافة أنه كان اختبار أسلحة متقدمة أخطأت التصويب |
| Küçük bir kıza, teşhis etmesini istediğimiz adamların katil olduğunu söyledik. | Open Subtitles | لقد أخفنها كثيراً. لقد أخبرنا فتاة صغيرة للتو أن الناس الذين نسألوها عنهم |
| Bu arada, basına bir düet kaydedeceğini söyledik. | Open Subtitles | لقد أخبرنا الصحافةNإنك ستسجل أغنية ثنائية |
| Scott'a kendimizi koruyabileceğimizi söyledik. Hadi yapalım. En azından deneyelim, olur mu? | Open Subtitles | لقد أخبرنا "سكوت" أنه يمكنا حماية أنفسنا لذا فالنفعلها، أو على الأقل نجرب ، أليس كذلك ؟ |
| Ito Hoca'ya defalarca söyledik! | Open Subtitles | ! لقد أخبرنا الأستاذ إيتو مراراً و تكراراً |
| James'e bunu halledeceğimizi söyledik. | Open Subtitles | لقد أخبرنا ( جايمس) ، بأننا سنمضي في البحث. |
| Yüzbaşı Stevens'a ölmesine izin vereceğimizi söyledik. | Open Subtitles | لقد أخبرنا النقيب (ستيفنز) بأننا سوف ندعه يموت |
| Yüzbaşı Stevens'e ölmesine izin vereceğinizi söyledik. | Open Subtitles | لقد أخبرنا الكابتن ( ستيفينز ) أننا ! سنتركه يموت |
| Gökkuşağının uçlarında bir küp altın olduğunu söylemişti... ama o da bir yalandı. | Open Subtitles | لقد أخبرنا أن هناك كنز في نهاية قوس قزح إنه كاذب |
| Pekala, arkadaşım geçen sene bir tane yaptığınızı söylemişti. | Open Subtitles | حسن، لقد أخبرنا أصدقاؤنا بأنك أقمت رحلة هنا في السنة الماضية |
| Bunu bilmeliydik, çobanlar söylemişti. | Open Subtitles | كان يجب أن أعرف لقد أخبرنا الرعاة أن نحذر من المتملقين |
| Koç Sylvester, terim bilginizi alkışlıyoruz ama Bay Shue'ya da söylemiştik... | Open Subtitles | حمىّ ليلة السبت. المدربة (سيلفستر)، في حين أننا نحيي إستخدامك السليم للمصطلحات، لقد أخبرنا السيد (شو). |
| Troy'a burada kalabileceğini söylemiştik. | Open Subtitles | "لقد أخبرنا " تروي أن بإمكانه النوم هنا |