| Busmalis ona tehlikelerinden bahsetti. ama gitmek konusunda çok isteklilerdi. | Open Subtitles | حَذَرهُ بوسماليس من الأخطار لكنهُم كانوا مُتلهفينَ للهروب |
| Evet, ama davanı düşürmezlerse... senin önerdiğin şeyi yapmaya karar verdim. | Open Subtitles | نعم، لكنهُم إذا لَم ...يُغيروا حُكمي قَررتُ أَن أفعلَ ما اقترَحتيه |
| Bazı oyuncuları önüne her çıkan kadınla yatar, çapkınlık yapardı, ama her zaman duracakları yeri bilirlerdi. | Open Subtitles | بعضُ لاعبيه كانَ يُفلتُ مِنَ المواعيد المُحددَة، يتلاعَب لكنهُم جميعاً عرِفوا متى يحترمونَ الحدود |
| ama kızı yolun ortasında buldular. Oraya nasıI geldiğini bile hatırlamıyor. | Open Subtitles | لكنهُم وَجَدوها في منتصَف الشارِع، و لا تَتَذَكَر كيفَ وصَلَت إلى هُناك |
| Ailesini aradım ama, benimle konuşmak istemediğini söylediler. | Open Subtitles | حاوَلتُ الاتصالَ بِعائِلَتِها لكنهُم لَم يَرغَبوا بالتَكَلُّمِ مَعي |
| Beyazlar evet, ama adam değiller. | Open Subtitles | إنهُم بِيض، لكنهُم ليسوا أشخاص |
| Gitmiştim, ama beni geri getirdiler. | Open Subtitles | كُنتُ ميتاً، لكنهُم أعادوني للحياة |
| Evet, ama baharatlılara bir şey yapmayacaklar. | Open Subtitles | نعم، لكنهُم لَن يفعلوا شيئاً للإسبانيين |
| ama onlar... Onlar benden daha suçlu. | Open Subtitles | لكنهُم مُذنِبينَ أكثَرَ مِني |
| ama Oz'daki birçokları gibi iyi ve kötü kavramları yoktu. | Open Subtitles | لكنهُم مثلَ الرِجال في (أوز)، لَم يكُن لديهِم مفهوم الخير و الشَر |
| ama adamlar sorun yarattı. | Open Subtitles | لكنهُم سوف يسببون المشـآكل |
| Yeni bir şey yok ama kapımızı çalacaklar. | Open Subtitles | لا شئ جديد ، لكنهُم سيدقون. |
| Onları istemiyorum ama varlar. | Open Subtitles | وأنا لا أريدهُم، لكنهُم هُنا. |