"لكنّي أرى" - Translation from Arabic to Turkish

• ama
• görüyorum

Bir televizyon, ama sadece ışığını görebiliyorum. Geç saatlere kadar televizyon seyrediyor.
تلفاز، لكنّي أرى نوره فقط تسهر على مشاهدة الأفلام

ama yine de, o guzel gozlerinize baktigimda cok cok comert bir hanimefendi oldugunuzu gorup, sizi tebrik ediyorum.
لكنّي أرى في عينيكِ الجميلتين أنّكِ امرأة سخيّة جدّاً، جدّاً وأحيّي فيكِ ذلك

ama yine de, o güzel gözlerinize baktığımda çok çok cömert bir hanımefendi olduğunuzu görüp, sizi tebrik ediyorum.
لكنّي أرى في عينيكِ الجميلتين أنّكِ امرأة سخيّة جدّاً، جدّاً وأحيّي فيكِ ذلك

Lafın gelişi de demiş olsam ben yine de büyük gelişme görüyorum.
إذن، إعتبره مجرّد تعبير مجازي. لكنّي أرى تقدماً هُنـا.

ama görüyorum ki sizin kuşak için arabayla depoya gitmek de aynı etkiye sahip.
لكنّي أرى الآن أنّ جيلكم يجد جولة إلى المستودع طريقة ساحرة أيضاً

Yeni Canary ile işler nasıl gitti diye soracaktım ama yüzünden okunuyor zaten.
كنت سأسأل كيف سارت محاولة تجنيد الكنارية الجديدة لكنّي أرى الإجابة عبر النظرة التي على محياك.

ama bakıyorum da kardeşin hâlâ yanlış kişilerle takılıyor.
لكنّي أرى أنّ أخاك ما يزال يرافق الزمرة الخطأ

Hedef ortalıkta yok ama evinde uyuşturucu var.
لمْ أرَها بعد، لكنّي أرى مُخدّرات في شقتها.

- Biraz geç oldu ama bazı şeyleri telafi etmeye çalıştığını anlıyorum.
هذا متأخّر قليلًا، لكنّي أرى أنّك تحاول تقديم الترضية.

Biliyorum artık evli ve çocuklu ama bana hiç değişmemiş gibi geliyor.
أعرف أنها زوجة وأم الآن لكنّي أرى أنها لم تتغير

Sana içki teklif etmek isterdim ama görüyorum ki kendin halletmişsin.
لعرضت عليك شرابًا، لكنّي أرى أنّك خدمت نفسك بنفسك.

ama benim de sana takma isim bulmam adilane olur.
لكنّي أرى مِن الإنصاف أنْ أعطيك لقباً أيضاً

Bebeğin durumu iyi görünüyor ama senin karnında sıvı birikimi var.
حسناً ، حالة الطفل تبدو رائعة لكنّي أرى بعض السوائل الحرّة بداخل بطنك

Açılmamı istediğini biliyorum... ama başka bir şeye odaklanmayı tercih ederim.
أعرف أنّك تريدين أنْ أفتح قلبي لكنّي أرى مِن الأفضل تشتيت اهتمامي

Çok çetin yumurtalar gördüm ama seninki hepsinden 20 kat kalın!
سبقَ لي أن قابلتُ بيضاً مسلوقاً صُلباً في حياتي.. وَ لكنّي أرى أنّكِ ذاتَ 20 دقيقة!

Üzgünüm de içindeki boşlukları doldurmaya çalışırken görüyorum seni.
حسنٌ، آسف. لكنّي أرى أنك قد تدبرت أمر ملأ الفراغ الذي خلفّته.

Fakat görüyorum ki tek yaptığım Oliver'ın sizdeki anısını zedelemek.
لكنّي أرى أنّي لا أفعل سوى تدمير ذكراكما عنه.