| Eğer ikinizden birini diğerine sataşırken yakalarsam ikramiyesi diğerine verilecek. | Open Subtitles | إن أمسكت أحداً منكما يتمشكل مع الآخر سأمنح الزيادتين للآخر. |
| - Evet. İkimiz de diğerine hiçbir şey söylemeden tek başına halledecekti. | Open Subtitles | نعم، ننطلق فجأة على انفراد كالذئاب دون أن يقول أحدنا شيئاً للآخر |
| Yani bizim nesilde, biz bu platform üzerinden birbirimize 140 karakteri aşmayacak ve birazcık yaratıcı olan mesajlar yolluyorduk. | TED | و هكذا أصبح جيلي, يرسل الرسائل واحداً للآخر على هذه المساحة كل ما تحتاجه هو 140 حرفاً و قليل من الموهبة الخلاقة. |
| Kor Alev Yaşlılar Evi'ndeki dostlarımı görmek için en iyi durağı hep en sona saklardım. | Open Subtitles | كنت دوما أدخر التوقفات الطيبة للآخر لأرى أصدقائى القدامى فى منزل صغار الإمبراطور فليكرينج |
| ve birinin diğerini ikna etmek için söyleyebileceği herhangi bir şey olamaz." | TED | ولا يوجد شيء يمكن ان يقوله اي طرف للآخر والذي يمكن أن يؤدي الى اقناع احد الاطراف بوجهة نظر الطرف الآخر |
| birbirinize o kadar yaklaşmışken yapacağınız sadece sevgili konuşması mı? | Open Subtitles | إذا كنتم تريدون الأفضل فقط اسمعوا ما يهمس قلب كلّ منكم للآخر |
| Her zaman bir diğerine yükselebileceğimizi ya da düşebileceğimizi temsil ediyor. | Open Subtitles | إنه يمثل الفكرة التي بإمكاننا إعلاؤها دائمًا للواحد و للرجوع للآخر |
| Sonra bir ağaçta biri diğerine elini uzatıyor. | TED | وانتهى بهما الأمر في شجرة، وأحدهم يمد يده للآخر. |
| Teorilerini gerçek zamanlı olarak test etmek için ikizlerin her biri kendileri için bir yıl geçtiğinde diğerine bir ışık demeti göndermeyi kabul eder. | TED | ولاختبار نظريتهما في الوقت الحالي، اتفق كلا التوأمان على ارسال موجة من الضوء للآخر كلما مرت سنة عليهما. |
| Bebekleri öldürmekten bahsedip, birbirimize lanetler yağdırdık. | Open Subtitles | كنا نتحدث عن قتل الأطفال ويتمنى أحدنا الموت للآخر |
| Ama beni evcilleştirirsen birbirimize ihtiyaç duyar oluruz. | Open Subtitles | لكنك لو روضتني، فحينها سوف يحتاج كلانا للآخر. |
| birbirimize duyduklarımızı hiçbir şeyin bozamayacağını düşünürdüm. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنّ لا شيئ يمكن أن يتغيّر الطّريقة الّتي بها شعرنا عن حب أحدنا للآخر |
| Bizim için bu yüzden gelmiş. Bu yüzden beni sona saklamış. | Open Subtitles | هذا سبب مجيئها لنا هذا هو سبب تركها لي للآخر |
| Bak işte, karidesi en sona saklaması gerekiyor. | Open Subtitles | .لا , لا , هيَ يجبُ عليها أن تبقي الجمبري للآخر |
| Bu sırada sen ya da kardeşin adamlarımdan birine tekrar zarar verirseniz birinizin bağırsaklarını deşip diğerini onunla beslerim. | Open Subtitles | أما حاليًا، فإذا مسستَ أنت أو أخوك أحد رجالي بسوء مجددًا فسأقضّ أحشاء المسيء منكما وأطعمها للآخر. |
| birbirinize o kadar yaklaşmışken yapacağınız sadece sevgili konuşması mı? | Open Subtitles | إذا كنتم تريدون الأفضل فقط اسمعوا ما يهمس قلب كلّ منكم للآخر |
| Ara sıra aklıma gelmediğinden değil. | Open Subtitles | ليس و كأني لا افكر بالامر من الوقت للآخر |
| Ona pansuman yapardım, bu arada arkadaş olduk. | Open Subtitles | لقد إعتدت أن أغير له ضماداته و نحن فقط وصلنا لمعرفة كل واحد للآخر |
| Böylece birimiz ıskalarsa diğeri vurabilir. | Open Subtitles | حتى إذا لم يكن لأحدنا الفرصة لإطلاق النار بشكل جيد، كانت هناك فرصة للآخر |
| Her neyse konusmak için yatak odasina gittik ve olaylar birbirini takip etti ve sonunda seks yaptik. | Open Subtitles | قاد شيءٌ للآخر ثم انتهى بنا الأمر و نحن نمارس الجنس |
| Yüce İsa, siz ikiniz birbiriniz için yaratılmışsınız. | Open Subtitles | يا للهول، لقد خُلق أحدكما للآخر. |
| birbirimizi kabul ettik, inceledik. | TED | نظرنا واحدنا للآخر , تفحصنا بعضنا البعض بدقة |
| Sadece demek istedim ki dramatik olaylar yaşamadan birbirimizin çevresinde bulunabilmeliyiz. | Open Subtitles | اريد القول بأنني انتهيت ونستطيع اتاحة المجال للآخر بحرية |