| Peder Dyer'ı 6:00'da tekrar görene kadar burada mıydın? | Open Subtitles | وبقيت هنا لحين رؤيتكل للأب داير في السادسة |
| 11. hücredeki adama Peder Dyer'a olanları söyledin mi? | Open Subtitles | هل أخبرت الرجل في الغرفة 11 بما حدث للأب داير |
| Peder Donlan'ın bunları kabul etmesi kolay olmadı. | Open Subtitles | ولم يكن أي من هذا سهل التقبل للأب دونالد |
| Buna gelirsek, bir babanın asalet havasında, her zaman için başka bir yerde, başka bir ailesi olma ihtimali vardır. | Open Subtitles | وأمّا بالنسبة للأب ذو التعابير الإصطناعية .. ثمّة إحتمال دائم أن لديه عائلة أخرى في مكان ما |
| - babası için ne kadar büyük olacağını düşünmemiştim. | Open Subtitles | أنا حتي لم أفكر كيف سيكون الأمر النسبة للأب |
| O benim için bir baba rolündeydi ve gerçekten bir babaya ihtiyacım vardı. | TED | كان في بعض الأحيان يشكل شخصية الأب بالنسبة لي حين كنت في أمس الحاجة للأب. |
| Bu da Baba için, böylece bu gece odada kalabilir. | Open Subtitles | هذا للأب الجديد لكي يتمكن من البقاء في الغرفة الليلة |
| Seni süper babayla konuşurken gördüm. | Open Subtitles | رأيتك تتحدث للأب الخارق |
| Ama öncesinde, Peder Jean ve arkadaşlarınız için dua edelim. | Open Subtitles | لكن أولاً سوف نصلي للأب "جان" و أصدقائكم |
| Peder Kanavan'ın ses telleri felce uğramış. | Open Subtitles | الحبال الصوتية للأب كانافان قد شلت |
| Hayatı bahasına Peder Richard Moore'a güvenen bir kız. | Open Subtitles | فتاة وثقت على حياتها للأب ريتشارد مور |
| Peder McNutty'nin bu gençleri bir araya getirmesini istiyor muyuz? | Open Subtitles | هل حقاً نريد للأب المخبول أن يزوجهما؟ |
| Bacaklarını tut. Bacaklarını tutmama yardım et! Peder Gallo'ya gidiyoruz. | Open Subtitles | تمسّك بساقيها, ساعدني في حمل ساقيها "نحن في طريقنا للأب "جالو |
| Peder Smythe'nin ikindi çayına her zamanki tatlandırıcı yerine uyku ilacı eklenecek. | Open Subtitles | شاي الظهيرة للأب (سميث) سيكون معبأ بالأقراص المنومة بدلاً من تحليته المعتادة |
| Çünkü sırada Peder M'nin gamsız komedi dizisi Yahudi'nin Biri Yemeğe Gelince var. | Open Subtitles | والآن حان وقت الكوميديا الخفيفة للأب مارسالا ضيفٌ يهودي على العشاء - أكره أن أكون الشخص - |
| babanın hayati organları iflas etmiş durumda. Tam gelişmiş çiçek hastalığına sahip. | Open Subtitles | المؤشرات الحيويّة للأب متدنية الجُدَري لديه بأشدّ مراحله |
| babanın sorumluluğu alması için uğraşmış mı? | Open Subtitles | هل حاولت أن تصل للأب حتى يتحمل بعض المسؤولية؟ |
| Yüz tanıma programı babanın resmiyle eşleşme sağladı. | Open Subtitles | لدينا نتيجة من بحث التعرف على الوجه للأب. |
| babası iki çift laf etsin! | Open Subtitles | الهدوء، الهدوء، إسمحوا للأب بأن يلقي كلمة |
| Vaftiz babası olarak bana söylenen tek şey asla çocuktan küçük bir hediye getirme. | Open Subtitles | فقط أمر واحد للأب الروحي ألا تجعل الهدية اصغر من الطفل |
| "bir zamanlar rehberimiz olan babaya, bir zamanlar ilham aldığımız ağabeye... | Open Subtitles | ستكتشف أن من الأمنيات التي كنا نهديها للأب الذي قادنا في السابق |
| O zaman bile çocuklar Koca Baba için çok önemliydi. | Open Subtitles | الأطفال كانوا مهمين للأب الكبير فى هذا الوقت |
| babayla konuşacağım. Cameron anneyi alabilir. | Open Subtitles | سأتحدث للأب و تتحدث (كاميرون) للأم |
| Oğlu Babasına "Baba, neden oraya gidip şu ineklerden birini becermiyoruz?" demiş. | Open Subtitles | قال الابن للأب: "أبي، لما لا نجري إلى هناك و ننكج البقر؟" |