| İsteyene kulak tıpası verebilirim. Kulaklarınıza takın. | Open Subtitles | لدى سدادات للأذن لمن يريدهم فقط ضعها فى أذنيك |
| Bir kaç tane de kulak tıkacı ve votkalı kurtarama çantası hazırlayayım. | Open Subtitles | سأعد حقائب مليئة بسدادات للأذن والفودكا من أجلنا. |
| kulak drenajı ve torasentez yapacağım. | Open Subtitles | سأقوم بالتجهيز لعملية تفريغ للأذن وبزل للصدر |
| Bunu dinlemek, kulağa görünen parlamanın dışında bir şey getirdi. | TED | إذن فالاستماع لهذا جلب شيئا ما للأذن يفوق الانفجار الظاهر. |
| Yüksek frekanslı sesler, kafanız tarafından uzak kulaktan bloke oldukları için yakın kulağa daha yoğun gelir. | TED | أما الأصوات عالية التردد فستبدو أشد للأذن القريبة لأن رأسك تحجبها عن الأذن البعيدة. |
| Dr. Soule size bunu vermemi istedi William'ın kulağı için. | Open Subtitles | الدكتورة سول طلبت منى ان اعطيك هذا انها للأذن لوليام |
| Kulağın etrafındaki yumuşak dokuya, gliserin enjekte edeceğim. | Open Subtitles | بحقن بعض الجلسرين. حول الأنسجة الناعمة للأذن. |
| Bir koklea implantı bir kulakta işe yarıyorsa ikinci kulakta işe yaramaması pek mantıklı olmaz. | Open Subtitles | إذا كانت أداة السمع المزروعة جيدة لإحدى الأذنين لا معنى لها بأن تكون جيدة للأذن الأخرى |
| kulak tıkacına ihtiyacım olacak mı? | Open Subtitles | هل أنا فى حاجة لسدادات للأذن ؟ |
| kulak travması bu sporla uğraşanlarda yaygın görülen bir sakatlıktır. | Open Subtitles | الإصاباتالمعتادةمع هذهالرياضة... هي صدمة للأذن. |
| Bademciklerin öyle şişmiş ki orta kulak iltihabına sebep olmuş. | Open Subtitles | و الذي أدى إلى عدوى للأذن الداخلية |
| kulak civarında morarma yok. | Open Subtitles | لا آثار للبقع على الجزء الخارجي للأذن... |
| Ve bu kulak tırmalayıcı gürültüyü çıkarıyordu. | Open Subtitles | وقد كان يصدر صوتًا ثاقبًا للأذن. |
| kulak kıkırdağındaki kızarıklığa elleri ve bileklerindeki şişmeye ve göğüslerinin boyutuna bak. | Open Subtitles | أجل، أترى الإحمرار على الحفرة المُثلثة للأذن... التورم على معصميها ويديها، وحجم ثدييها؟ |
| Size sahiden kulak koruyucu gerek. | Open Subtitles | يجب عليك الحصول على واقي للأذن |
| Ekranda gördüğünüz gama-ışını parlamasını dinlemek, kulağa, görünen parlamanın ötesinde bir şey getirdi. | TED | إن الاستماع إلى انفجار أشعة غاما هذه التي ترونها على الشاشة جلب شيئا ما للأذن يفوق الانفجار الظاهر. |
| Sonra senin bıçağınla kulaktan kulağa keseceğim! | Open Subtitles | وسأخذ هذه السكينة وأقطع وجه من الأذن للأذن |
| Sonra senin bıçağınla kulaktan kulağa keseceğim! | Open Subtitles | وسأخذ هذه السكينة وأقطع وجه من الأذن للأذن |
| Ses çıkışı 0,04 desibel. İnsan kulağı duyamaz efendim. | Open Subtitles | نسبة الضوضاء الصادرة هي 0.4 والتي لا يُمكن للأذن سماعها |
| Vertigo, iç Kulağın vestibüler sistemindeki fonksiyon bozukluğudur. O sadece korkuyor. | Open Subtitles | الدوخة هي خلل في النظام الداخلي للأذن الداخلية ، إنها تفقد رابط جأشها فقط |
| Ve şuna bak. İç kulakta büyük bir kanama. | Open Subtitles | انظر إلى هذا نزيف حاد للأذن الداخلية |
| Ama birkaç saat için bayıltabilir. Bu nedenle, sizleri korumak adına hepinize kulaklık dağıttım. | Open Subtitles | ولكنه كفيل بأفقادكم الوعي لبضعة ساعات لذا سأعطى كل منكم سدادات للأذن |