| Ne var ki, burası tamirhane senin işin zaten tamir etmek | Open Subtitles | ذلك مرأب مخصص للإصلاح يمكنك إصلاح ذلك , ذلك هو عملك |
| Her parça tamir edilemeyecek veya ele geçirilemeyecek şekilde yok edilmeli. | Open Subtitles | كلّ مكوّن يجب أن يُدمّر بشكل غير قابل للإصلاح أو الإستعاضة |
| Bizim hatamız, dünyanın kendini tamir etme kapasitesinin sınırı olmadığını varsaymamızdı. | TED | كانت غلطتنا أن نفترض بأن قدرة الأرض للإصلاح الذاتي ليس لها حدود. |
| Çoğunluğun olduğu bu yerleri bulun ve düzeltebildiğinizi düzeltin, hâlâ düzeltilmesi gereken yerleri düzeltin. | TED | ابحثوا عن الأماكن التي تجدون فيها هذه الأمور، وأصلحوها ما أمكنكم. أصلحوا ما هو بحاجة للإصلاح فيها. |
| Dünyanın yörüngesine geldiğimizde yakıtımız bitmek üzereydi ve acilen tamire ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | عندما وصلنا إلى المدارات الأرضية كان وقود سفينتنا منخفضًا .وبحاجة ماسّة للإصلاح |
| Çünkü amacımız çalışkan organizatörlerin ve reform yanlısı polislerin işleyişlerinin ölçeklendirilmesi. | TED | لأن هدفنا هو جعل أدواتنا قادرة على قياس العمل الجبار للمنظمين المتفانين وللرؤساء الداعمين للإصلاح. |
| düzeltilmeye ihtiyacın yok. | Open Subtitles | انت لا تحتاج للإصلاح |
| Kavga ettiğiniz şey neyse, eminim düzeltilebilir. | Open Subtitles | مهما كان ما تشاجرتما بسببه فأنا واثقة أنه قابل للإصلاح |
| İki: Bazı ilişkilerin düzeltilemeyecek kadar kötü durumda olup olmadığı. | Open Subtitles | الشيء الثاني كيف لبعض العلاقات أن تكون غير قابلة للإصلاح |
| O susuz kalırsa ölebilir. Havuz tamir edilebilecek gibi değil. | Open Subtitles | كل ما أعلمه أنه سيموت لو بقى جافاً لفترة طويلة ، الحوض غير قابل للإصلاح |
| Enkazda bulup tamir ettirdim. İyi haberlerim var. | Open Subtitles | لقد وجدتّها في الحُطام، وأرسلتها للإصلاح. |
| Sürekli kullanılan ve sürekli tamir gerektiren şeyler. | Open Subtitles | الأشياء التي يستخدمها الناس دائما ويحتاجون دائما للإصلاح. |
| 405 nolu otoban bu ay tamir için kapalı. | Open Subtitles | يتم إغلاق الطريق السريع 405 للإصلاح هذا الشهر |
| Aşağıda dün perte çıkarılan bir robot var, tamir edilemeyecek durumda. | Open Subtitles | هناك روبوت تحطم بالأمس وغير قابل للإصلاح |
| Hanbyul Reaktör 1'deki su tankında oluşan çatlağı onarmak için tamir ekibi oluşturulmasında sorun yaşanıyor. | Open Subtitles | من أجل اصلاح شرخ الخزان المائي لمفاعل مصنع هانبيول النووي ، تأسيس فريق للإصلاح قد أصبحَ مُشكلة. |
| Amerikan Halkının düzeltilmesi lazım. | Open Subtitles | أنا بخير. أنا أحبك. الجمهور الأمريكي بحاجة للإصلاح. |
| Çünkü ne de olsa açığın tek amacı, varlığının tek sebebi yanlışı doğruya çevirebilmek için sana yardım eden düzeltilmesi gereken bir hata olmasıdır. | Open Subtitles | لأنه في النهاية، الخطأ هو فقط غاية لأنه السبب الوحيد لبقائك ،هو أنك تكون خطأ يحتاج للإصلاح |
| Teknesinin tamire ihtiyacı olduğu doğru değil. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحاً حول إحتياجات الزورق للإصلاح |
| Evet öyle. Arabasını tamire vermek için burada. | Open Subtitles | أجل، كل شيء بخير فقط أحضرت سيارتها للإصلاح |
| reform ya da değişimle ilgili en büyük sorun sağduyunun koşulsuz kabulüdür. | TED | المشكلة الكبيرة بالنسبة للإصلاح أو التغيير هو طغيان المنطق الشائع، |
| Benim düzeltilmeye ihtiyacım yok. Ben iyiyim. Seni seviyorum. | Open Subtitles | لست بحاجة للإصلاح. |
| düzeltilebilir mi bilmiyorum. | Open Subtitles | ولا أعلم لو أنه قابل للإصلاح |
| İnanmak zorundayım ki, düzeltilemeyecek gibi görünen bir şey... Sabah yaptığım test sonucuna göre evet. | Open Subtitles | عَلَيّ أن أؤمن أنّه حتى لو بدى شيءٌ ما غير قابل للإصلاح وفقاً للإختبار الذي أجريتُه صباح اليوم |
| Ve eğer, kişisel bir sağlık hareketi başlatmazsak reformun içine bunu bir şekilde koymazsak hiçbir şekilde ilerlemeyeceğiz. | TED | و إذا لم نبدأ حركة للرعاية الصحية الشخصية وهدف نشترك فيه جميعا للإصلاح إذا سنلزم مكاننا و لن نتقدم. |
| Sen de şehir reformunun yeni sesi olarak beyaz bir umut olursun. | Open Subtitles | أما أنت ، الأمل الأبيض العظيم الصوت الجديد للإصلاح المدني |
| Öyle olduğunda da, ruhun ve aklın onarılamayacak biçimde zarar görecekti. | Open Subtitles | .. وعندما نجوتِ خشينا أن روحكِ وعقلكِ سيكونان مُدمّرين وغير قابلين للإصلاح |
| Bu işin içinden çıkamazsak, vereceği hasar onarılamaz olacaktır. | Open Subtitles | إذا تسربت كلمة واحدة عما جرى هنا الأضرار ستكون غير قابلة للإصلاح |
| "Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma talep ediyor." | Open Subtitles | تطلب الطلاق بسبب الخلافات غير القابلة للإصلاح |